Türkiye’de son yıllarda artan konut fiyatları, ev sahibi olmak isteyen bireyleri alternatif çözümlere yönlendiriyor. Bu çözümler arasında öne çıkan modellerden biri de paylaşımlı mülkiyet sistemi. Dünya genelinde uzun süredir uygulanan bu yöntem, artık Türkiye’de de dikkat çekiyor. Paylaşımlı mülkiyet modeli, birden fazla kişinin bir konutta hisse sahibi olmasını sağlıyor.
Bankalar da bu alana özel kredi paketleri geliştirerek iki ile beş kişiden oluşan alıcı gruplarına finansman desteği sunuyor. Sistem, yatırımcıların paylarına göre kira geliri ve değer artışından faydalanmasına olanak tanırken, aynı zamanda düşük bütçeyle ev sahibi olmak isteyenler için de cazip bir seçenek olarak görülüyor. Ancak uygulamanın sürdürülebilirliği için hukuki altyapının sağlam olması ve taraflar arasında net anlaşmalar yapılması önem taşıyor.
Hukuki Dayanaklar ve Uygulama Alanları
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı İbrahim Cihan Kurtulan, özellikle paylı mülkiyet sisteminin barınma veya yatırım amacıyla çözüm sunduğunu belirtiyor. Bu sistemde hissedarlar, mülkten yatırımları oranında kazanç sağlıyor. Ancak kullanım hakları, satış süreçleri ve diğer operasyonel detayların yazılı sözleşmelerle güvence altına alınması gerekiyor. Hukuki olarak sistem Türk Medeni Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu ile düzenleniyor. Vartur Emlak CEO’su Şerif Varlı, modelin özellikle Bodrum, Fethiye, Çeşme, Kaş ve Kuşadası gibi tatil bölgelerinde kullanıldığını, tam mülkiyetin hâlen ideal olarak görüldüğünü ancak bu modelin de zamanla yaygınlaşabileceğini ifade ediyor.
Profesyonel Yönetim ve Yasal Düzenlemeler
ABD’de örnekleri görülen paylaşımlı mülkiyet yapıları, konutları hisselere bölerek yatırımcılara sunuyor ve kullanım takviminden bakım işlemlerine kadar tüm süreci şirketler yönetiyor. Türkiye’de benzer sistemler yat ve tekne ortaklığı alanında başarıyla uygulanıyor. Ancak konut alanında bu modelin sürdürülebilir olabilmesi için çıkış mekanizmalarının iyi planlanması gerekiyor. Hisse satışlarında yaşanabilecek uyuşmazlıkların önüne geçebilmek için sözleşmelere ön alım hakkı, bildirim süreleri ve cezai maddelerin eklenmesi öneriliyor. Kısa dönemli kiralamalarda ise 7464 sayılı Kanun çerçevesinde izin belgesi ve apartman içi oybirliği şartı gibi yasal düzenlemeler devreye giriyor. Bu yönüyle paylaşımlı mülkiyet, profesyonel planlama ve hukuki güvence ile desteklendiğinde konut sektöründe alternatif bir çözüm olarak önem kazanıyor.





