Gıybet; bir kardeşimizi, hoşuna gitmeyecek sözlerle arkasından anmak, onun yokluğundan istifade ederek aleyhinde konuşmak demektir. Kişinin onur ve haysiyetini zedeleyici sözler söylemek, açıkça kişilik hakkına tecavüzdür.
Gıybet; güven ve samimiyete, huzur ve muhabbete, birlik ve beraberliğe, hâsılı kardeşliğe vurulan bir darbedir. İnsanlıkla bağdaşmayan, Müslümana yakışmayan, şahsı ve toplumu sarsan, zedeleyen çirkin bir tutumdur.
Bu nedenle Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de gıybeti kesin bir dille yasaklayarak şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! O hâlde Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah tövbeleri çok kabul eden, çok merhamet edendir.”
Bizler Müslümanlar olarak iman kardeşliği ile birbirimize bağlıyız. Bu kardeşlik, bir binanın birbirine kenetlenmiş yapı taşları gibi sağlamdır. Müminler kardeştir ve birbirlerine emanettir.
Kardeşimizin canı, namusu ve malı bizim canımız, namusumuz ve malımızdır. Onuru ve haysiyeti, bizim onurumuz ve haysiyetimizdir. Birbirimizi en ufak bir ima ile dahi incitmemek, kardeşliğin gereğidir.
Gönül erlerinden birinin şu sözü bu hakikati veciz bir şekilde ifade eder:
“Sakın incitme bir canı, yıkarsın Arş-ı Rahmân’ı.”
Bu nedenle arşı incitmeyen, melekleri rahatsız etmeyen, mümine yakışır güzel sözler söylemenin gayreti içinde olmalıyız.
Günlük hayatımızda zihinlerimiz pek çok olayla yorgun düşmekte, kulaklarımız istenen ya da istenmeyen nice sözlere muhatap olmaktadır. Özellikle sosyal medya ve iletişim araçlarında dedikodu, yalan ve iftira; ilgi ve merak uyandıracak şekilde sunulmaktadır.
Zaman zaman sorumsuzca yayılan bu asılsız haber ve yorumlarla insanların onur ve haysiyeti hedef alınmaktadır. Doğruluğundan emin olmadığımız haberleri paylaşmamak ve dedikodusunu yapmamak büyük bir sorumluluktur. Çünkü bu bir vebaldir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Müslümanı “elinden ve dilinden emin olunan kimse” olarak tanımlamıştır. Yine Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Birbirinizin gıybetini yapmayın. Gizli hâllerinizi araştırmayın. Kim insanların gizli hâllerini araştırırsa, Allah da onun gizli hâllerini araştırır ve onu evinde bile olsa rezil eder.”
Bir başka hadisinde ise Efendimiz (s.a.s):
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır konuşsun ya da sussun.” buyurmuş; her duyduğunu söylemenin kişiye günah olarak yeteceğini bildirmiştir.
Ne yazık ki günümüzde yalan, iftira, gıybet ve dedikodu adeta bir sektör hâline gelmiş; algı operasyonlarıyla bireylerin ve toplumun huzuru hedef alınmıştır. Bu tür olumsuzluklar, sosyal barışa büyük zararlar vermektedir.
Dilimiz fitne ve fesat için değil; güven, huzur ve kardeşlik için dönsün. Sözlerimiz gıybet ve dedikodu için değil; doğruluk ve sadakat için söylensin. Kelamımız kin ve nefrete değil; muhabbet ve ülfete vesile olsun.
Unutmayalım ki o büyük günde ebedî nimetlere kavuşacak olanlar; zihnine, gönlüne, diline ve tüm azalarına sahip çıkan, hayata mümince bakanlardır.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) şu duasıyla bitirelim:
“Allah’ım! Kulağımın, gözümün ve dilimin şerrinden; kalbimin kötülüğünden Sana sığınırım.”
Gıybetten, dedikodudan, fitne ve iftiradan uzak bir yaşam dileğiyle… Allah’a emanet olun.