Yozgat’a bağlı bir ilçe olan Saraykent, tarihi kökeni ve soyuyla merak edilen yerleşim yerleri arasında yer alıyor. Bölgenin geçmişi, Türk boylarının Anadolu’ya yerleştiği dönemlere kadar uzanıyor.
Tarihi kaynaklara göre, Saraykent, Süleyman Paşazade Efendi ve kardeşi Sırrı Bey tarafından keşfedilmiş. Bu iki lider, “Saraya-Avlular” olarak bilinen mevkide çadırlarını kurarak hayvancılıkla uğraşmaya başlamış, ilkbaharda sürülerini güneye doğru otlatarak bugünkü Saraykent’in bulunduğu bölgeye yerleşmişler. Özellikle Yılanlı Tepe eteklerinde bir süre konakladıkları biliniyor.

Selçuklu’dan Osmanlı’ya Uzanıyor
Selçuklu Devleti'nin yıkılmasının ardından kurulan Türk beyliklerinden biri olan Eratna Beyliği döneminde Saraykent, bu beyliğin sınırları içerisinde kalmış. Daha sonra Osmanlı topraklarına katılan bölgenin tapu kayıtlarında, çevredeki köylerin çoğunun "Çepni" boyuna ait olduğu belirtiliyor. Çepniler, Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri olarak bilinir ve Anadolu’nun birçok yerine yerleşmişler.
1839 yılında Karahisar Behrem Şah’a bağlı bir ilçe konumuna gelen Saraykent, 1860 yılında ise Akdağmadeni ilçesine bağlı bir köy statüsüne düşmüş.

Deprem ve Yeniden Doğuş
1941 yılında yaşanan büyük deprem, Karamağara bölgesinde büyük yıkıma neden olmuş, çok sayıda insan hayatını kaybetmiş. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, deprem sonrası bölgeye giderek halkın yaralarının sarılmasına destek olmuş. Bu olayın ardından, Karamağara 1972 yılında belediye teşkilatı kurularak kasaba statüsü kazanmış, 1990 yılında ise ilçe olmuş.
Tarihi ve Doğal Zenginlikleriyle Dikkat Çekiyor
Saraykent, yalnızca tarihi değil, doğal kaynaklarıyla da ön plana çıkıyor. İlçe sınırlarında yer alan Roma Hamamı ve Bademli Tepe'deki han kalıntıları, bölgenin geçmişine ışık tutan önemli arkeolojik kalıntılar arasında yer alıyor.
Ayrıca, Saraykent’te bulunan kaplıcalar, sodyum klorürlü ve sodyum bikarbonatlı mineralli su kaynakları sayesinde başta romatizmal hastalıklar ve kadın hastalıkları olmak üzere pek çok rahatsızlığa iyi geldiği biliniyor.




