Savunma Sanayii ve Yozgat’ın durumu

Abone Ol

Gazetecilik mesleğinde yaklaşık 20. yılıma girerken, geriye dönüp baktığımda klasik gazetecilikten öte; araştıran, düşünen, sorgulayan ve talep eden bir anlayışla yazdığım binlerce köşe yazısı, binlerce haber önümde dağ gibi yığılmış vaziyette. Bir Yozgat'a bakarım bir de yazılarıma. Değişmeyen kaderimize üzülürüm.
Bu yüzden ne zaman bir başka şehre yatırım haberi görsem Yozgat adına içim burkulur. Çünkü o yatırım yıllar önce Yozgat'a söz verilmiştir. Elbette biz de isteriz, isteriz ama sözü verenler tarafından bu sözler yerine gelmez ve zamanla iki taraf da unutur gider. Bu nedenle köşe yazısı yazmaktan çok kaçınıyor ve Yozgat adına bir şey yapamadığımız için üzülüyorum.
Evet, yine bunlardan biri daha karşımda. Unutmakla unutmamak arasında, yani yazmakla yazmamak arasında tereddütlerim var. Ama ahlaki ve etik kurallar çerçevesinde doğru olanı yapmak benim ve bu şehirdeki herkesin boynunun borcudur.
Hadi başlayalım…
Yaklaşık 13 yıl önce bu Yozgat’a savunma sanayi sözü verildi. 2012 yılında Askerlik Şubesi’nin açılışında Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye kültürünün özü olan Yozgat’ın savunma sanayisinde mutlaka iyi bir yere gelmesi için bir çalışma başlattıklarını belirtmişti. Yılmaz, "Yozgat, Tokat ve Sivas'ın savunma sanayisinde mutlaka iyi bir yere gelmesi için bir çalışma başlattık. Süreç çabuk geçiyor. Hızlandırılmasını söyledik. Savunma sanayinde de Yozgat'ta iyi bir şeyler yapmak istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Hatta Sayın Bakan, Yozgat’a kurulacak tesisin güvenlik sistemine bile ihtiyacının bulunmadığını şu sözlerle belirtmişti: “Vatandaşı devletine sadık ve devletin hizmetinde, ilave güvenlik gerektirmeyen bölge…” Sayın Bakan aynen bunları söyledi.
Yozgatlı olarak bize düşen, sadece bunun takipçisi olmaktı. Sonuna kadar bunun takibini yapmaktı. Bakanlık ise Bakan'ın bu sözlerini doldurmak için üzerine düşeni mutlaka yapacaktı. Ama söz söylendiği yerde kaldı ve zamanla unutuldu gitti.
Yozgat, büyükşehirlerdeki askerî birliklerin taşınması durumunda ilk şehirlerden biri olacaktı, yine olmadı. Önümüzde Çankırı örneği var. Sonra ise Yozgat’a verilen sözler önce Ankara’nın Kazan ilçesine, sonra komşularımız Sivas, Tokat, Çorum gibi illere kaydı. Bize ise iş adamı bulunamadığı mazereti sunuldu. Keşke Bakanlıkça da sunulsa, o konuyu da deşeceğiz ama…
Şimdi ise komşumuz Kırşehir savunma sanayisinden payını aldı. Makine ve Kimya Endüstrisi A.Ş. (MKE) tarafından dev fabrika için kurulum çalışmaları resmen başladı. AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan’ın ifadeleri oldukça dikkat çekici: “Kırşehir'imizin kalkınması ve ülkemizin savunma sanayisindeki öz gücüne katkı sunmak için bu projeye canla başla sarıldık. Hayalini kurduğumuz bu tesis, sadece bir fabrika değil; aynı zamanda Kırşehir'in geleceğidir“ dedi.
Helal olsun!
Peki, neden Yozgat olmadı? Ne yapalım şimdi? Hani büyük düşünecektik?
Osmanlı döneminden tutun ki Kurtuluş Savaşı’na kadar her cephede mücadele eden bu şehrin evlatları bugün dahi ülkenin sınırları ve sınır ötesini koruyor, kimi zaman da canını feda ediyor. Bunca fedakârlığa karşılık bu şehre yapılacak bir yatırımla Yozgat'ı ekonomik olarak savunmak çok mu zordu?
Efendiler hem doğu hem batı hem de güneyimizdeki tehlikenin boyutu bu kadar büyük ve ileride karşılaşacağımız tehlike bu kadar ciddi iken Yozgat’ın konumunu ve önemini göz ardı etmek kabul edilebilir değildir.
Yozgat demek bu ülkenin temeli demektir.
Yozgat demek bu ülkenin hem ilk hem de son kalesi demektir.
Aynı zamanda hepimizin en büyük hayallerinden biridir: çalışan, üreten, istihdam sağlayan ve ülke ekonomisine katkı sunan bir Yozgat. Çok mu şey istiyoruz?
Bunları yazdığım için, Yozgat’ın durumu için tekrar üzgün olduğumu belirtmek istiyorum.