Bu konuda da artık sürekli tekrara düşüyoruz ama hiç önemli değil. Gelecek biliyoruz, eninde sonunda gelecek, bundan hiç şüphemiz yok.
Bu şehir üniversiteyi kaç yıl sonra aldı? Bu şehir havaalanını kaç yıl bekledi? Hızlı tren kaç yıl sürdü?
Yani bizler için 10 yıl, 15 yıl artık sorun değil, hatta hiç önemli değil. Önemli olan istemek! Bu 15 yıl sürdü, belki 20 yıl sürecek ama biliyoruz ki eninde sonunda, “Yozgat’a artık bir şeyler yapalım da konu kapansın” denecek. Bu süreçte bize düşen, tekrar tekrar konuyu dile getirmek ve üzerimize düşeni yapmak.
***
Evet, konu Savunma Sanayisi. İlk günkü gibi tekrar, yeniden başlıyoruz.
Yaklaşık 13 yıl önce Yozgat’a savunma sanayi sözü verildi. Bu sözü, 2012 yılında hem de Yozgat’ta dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz verdi.
Türkiye kültürünün özü olan Yozgat’ın savunma sanayisinde mutlaka iyi bir yere gelmesi için bir çalışma başlattıklarını belirtti. “Yozgat, Tokat ve Sivas’ın savunma sanayisinde mutlaka iyi bir yere gelmesi için bir çalışma başlattık. Savunma sanayinde de Yozgat’ta iyi bir şeyler yapmak istiyoruz” dedi.
Aradan aylar geçti, bir toplantı yapıldı. Konu Savunma Sanayisi…
Dönemin TSO Başkanı Metin Özışık bu konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı: ”Sayın Bekir Bozdağ’ın gayretleri ile 13 Eylül 2011 tarihinde ilimizde düzenlenen savunma sanayi toplantısı hepimizde bir umut oluşturmuş, bir ışık yakmıştır. Her ne kadar savunma sanayi yatırımı Ankara Kazan’da yapılacak denilse de Sayın Bakanımızın bu konuda gerekli girişimleri yaptığına inanıyoruz.”
***
Maalesef Yozgat için sonrası yok. Bekir Bozdağ bu konuyla ilgili toplantı yaparken yatırımlar Kazan’a kaymış, yıllar sonra ise 2014 yılında dönemin Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal da Yozgat basınını eleştirmişti.
Sürekli savunma sanayisi ile ilgili haberler yapılıp milletin kafasını karıştırdıklarını, sanki yatırım gelmiş de kendileri engel olmuşlar sözleriyle eleştiriyordu. Sözünün sonunda ise “Bu yatırım öyle kendi başına gelmiyor. Burada bir iş adamı, sanayiciyi buluyorlar. Diyorlar ki ‘biz seninle ortak iş yapacağız. Sana yüzde 2-3 faizli kredi vereceğiz. Sen üreteceksin, biz alacağız. Garanti alacaklıyız’ diyorlar. Savunma Sanayi Müsteşarlığı diyor bunu.” Fakat buna rağmen ne Yozgat’ta ne de ülke genelinde bir yatırımcı, bir iş adamı bulunamamış.
***
Elbette bizde durum böyleyken başka illerde durum farklı oluyordu.
Mesela Çankırı. Askerî birlikler büyükşehirlere taşınırken ilk şehirlerden biri Yozgat olacaktı. Bunu da Sayın Bakan söyledi. Ancak Çankırı’ya taşındı. Ankara Mamak 28. Mekanize Piyade Tugayı ve buna bağlı olarak iki Mekanize Taburu, bir Tank Taburu, bir Topçu Bölüğü ve bağlı birlikleri ile beraber iki binin üzerinde personelin, 500’ün üzerinde askerî aracın Çankırı’ya taşınacağını dönemin Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz şu sözlerle duyurmuştu: “Bu konudaki çalışmamızı sessiz ve istikrarlı bir şekilde sürdürdük. Çabamız karşısında da Çankırı’mızın lehine bir sonuca ulaştık.”
Efendim, daha geçen gün… Makine ve Kimya Endüstrisi A.Ş. (MKE) tarafından dev fabrika için kurulum çalışmaları resmen komşumuz Kırşehir’de başladı. AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan “Kırşehir’imizin kalkınması ve ülkemizin savunma sanayisindeki öz gücüne katkı sunmak için bu projeye canla başla sarıldık. Hayalini kurduğumuz bu tesis, sadece bir fabrika değil; aynı zamanda Kırşehir’in geleceğidir” dedi.
***
Önceki gün… AK Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül “Bize savunma sanayii getirin deniyor ancak bunu milletvekili ya da devlet değil, şirketler getirir. Yozgat’tan giden iş insanlarını geri getirmekte zorlanıyoruz ama biz çabalamaktan vazgeçmiyoruz” diye konuştu.
***
Yazımın başında belirttiğim gibi, yıllar geçse de bu konu her zaman gündemde yer bulacak ve muhataplarınca konuya açıklık getirilecek. Bozdağ ile başlayan, Soysal ile devam eden, Akgül ile süren bu süreçte daha kimler gelecek, kimler gidecek? Ama eninde sonunda Bakanlık şunu diyecek: “Yozgat’a artık bir şeyler yapalım da konu kapansın” ya da vekillerimiz verilen mücadelenin sonunda savunma sanayisini Yozgat’a kazandırdık diyecekler.
Bekleriz; üniversite gibi, hızlı tren gibi, havaalanı gibi…