"Her birimiz farklı iş ve görevlerle bulunmaktayız. Kimimiz memur, kimimiz amiriz; kimimiz işçi, kimimiz işvereniz. Allah katında bizi değerli kılan, ne mesleğimizdir ne dekonumumuz.Bizi değerli kılan; imanımız ve ibadetlerimizdir. Sorumluluk bilincine sahip güzel ahlaklı bir kişi olmamızdır.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimin’de şöyle buyurmaktadır: “Allah, hanginizin işini daha güzel yapacağını sınamak için ölümü de hayatı da yaratandır…” Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere, insanda bulunması gereken hasletlerden biri de işini en güzel şekilde yapmasıdır.
İslam’ın bize öğrettiği bir iş ahlakı vardır. Bu ahlakın özünde doğruluk ve dürüstlük, güven ve sadakat, helal ve haram duyarlılığı vardır. Bu ahlakın özünde hak etmediğini almamak, kul ve kamu hakkına riayet etmek vardır. Bu ahlakın özünde ülkemizi her alanda daha güçlü kılmak, milletimizin huzuruna, mutluluk ve refahına katkı sunmak vardır. Bu ahlakın özünde ilmi, bilim ve teknolojiyi insanlığın hayrına kullanmak, adalet ve iyiliği hâkim kılmak, zulüm ve kötülüğe engel olmak vardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde “Allah Teâlâ, işinizi en güzel şekilde yapmanızdan hoşnut olur.” buyurmaktadır. Bu hadis-i şerife gönülden bağlı kalmalı, işimizin hakkını vermek için çaba göstermeliyiz. Helal rızık kazanmak için emek sarf etmeliyiz. Alın terini kutsal bilmeliyiz. İşi, bize verilmiş bir emanet olarak görmeliyiz. Rızkımızı kazandığımız işyerinin eşya ve malzemelerine zarar vermemeliyiz. İşyerinin imkânlarını şahsi menfaatlerimiz için kullanmamalıyız.
Yüce dinimiz İslam’da sadece işin ve işçinin değil, işverenin de bir ahlakı vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “İşçiye, ücretini teri kurumadan önce verin.”buyurmaktadır. Eğer işverensek bu hadisi kendimize şiar edinip işçinin ücretini tam ve vaktinde ödemeliyiz. Onu sosyal güvenceden mahrum bırakmamalıyız.İş güvenliğine hassasiyet göstermeli, işçinin sağlığını kendi sağlığımız bilmeliyiz. İşçinin canına zarar verecek her türlü tutum ve davranıştan sakınmalıyız. Ona dinlenme ve ibadetlerini yerine getirme hakkını tanimaliyiz.
İslam’a göre kamuda görev yapmanın da bir ahlakı vardır. Her şeyden önce kamu hakkının topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeli. İster memur isterse amir olsun, görev ve sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmeli. Devletine sadakatle bağlı kalmalı, milletine nezaket ve güler yüzle hizmet etmeli. Adaleti titizlikle ayakta tutmalı, doğruluktan, iyilikten, hak ve hakikatten ayrılmamalı.
Yüce Rabbimizin, "Devlet malına, emanete kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.”uyarısını asla unutmamalıyız.
Yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz ve karşılığını eksiksiz göreceğimiz ebedi bir ahiret hayatı vardir. Öyleyse iş ve çalışma hayatımızda hesap verilebilir adımlar atmalıyız. Ne aldatan ne de aldatılan
olmamali, helalinden kazanmali ve helale harcamaliyiz. Kul ve kamu hakkından sakınmali, boğazımızdan haram bir lokmanın geçmemesine özen göstermeliz.
Unutmayalım ki, kendimiz ve ailemizin ihtiyaçlarını helal ve meşru yollardan temin etmek için çalışıp çaba göstermek de bir ibadettir.
Şu ayeti kerime kulağımıza küpe olsun: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.” ( Diyanet Hutbeleri)- Gününuz hayır ibadetleriniz de kabul olsun hayırlı cumalar.