İnsan bir lokmayı unutmaz. O lokmayla birlikte yaşadığı anı, duyduğu sohbeti, oturduğu masayı, hatta o masanın üzerindeki örtünün desenini bile hatırlar.

İşte bu yüzden Ankara’nın lezzet hafızasına kazınan isimlerden birini kaybettik geçtiğimiz günlerde: Hacı Emin Peçenek.
Haci Omer Pecenek

DÖNERİN USTASI: HACI EMİN PEÇENEK

1970’li yıllarda Ankara’da döneri bir marka haline getiren Peçenek Döner’in kurucusu Hacı Emin Peçenek, yalnızca bir esnaf değildi. O, bir kültürü damaklara armağan eden bir ustaydı. Bugün Ankara’nın dört bir yanında Peçenek ailesinin farklı şubeleri var, ama hepsinde yarım asır önce atılan o imzanın bereketi sürüyor.

Benim için Peçenek Döner, Ankara’da ayrı bir yerde durur. Ne sadece fiziki ortamı, ne de sadece etin lezzeti… İkisinin birleşiminden doğan bir saygınlık vardır orada. Masaya oturduğunuzda sadece döner yemezsiniz, Ankara’nın yarım asırlık hikayesini yersiniz. Bir kere daha rahmetle anıyorum Hacı Emin Peçenek’i.

Ve dostane bir tavsiye: Ankara’ya yolunuz düşerse hangi şubesi olursa olsun bir Peçenek Döner deneyin. Dönerin gerçek ayrıcalığını orada yaşayacaksınız.
Koroglu Kebap Mustafa Avci

YOZGAT LEZZETLERİNİ BAŞKENTE TAŞIYAN USTA

Bir başka durağım, bu kez Ankara Yenimahalle. Polis Lojmanları’nın hemen yanında öyle bir mekan var ki, içeri adım atar atmaz Yozgat’a gitmiş gibi oluyorsunuz: Meşhur Köroğlu Desti Kebap Salonu.

Usta kim?

Mustafa Avcı. Halis mulis Yozgatlı.

Ama sadece kimliğiyle değil, ortaya koyduğu lezzetlerle de Yozgatlı. Masaya gelen her tabak, memleket kokar. Yozgat güveci, kıymalısı, tandırı, desti kebabı… Canınız sabah kahvaltısına çekerse Yozgat peynirlisi bile var. Düşünün, bir lokmayı ağzınıza attığınızda sadece et yemiyorsunuz; bir kültürün, bir sohbetin, bir samimiyetin tadına varıyorsunuz.

Mustafa Usta, Ankara’da Yozgat bayrağını öyle bir dalgalandırıyor ki gurur duymamak elde değil. Her lokma “işte Yozgat’ın sıcaklığı budur” dedirtiyor.
K Ebapci Adanali Yusuf Usta

AVCILAR’DA BİR ADANA HİKAYESİ

Bu kez müsaadenizle Ankara’dan çıkıp İstanbul’a götürmek istiyorum sizi. Geçtiğimiz ay İstanbul programı kapsamında Yozgat sevdalısı, İstanbul Avrupa ve Anadolu Yozgat Dernekler Federasyonu Başkanı Mustafa Fakı ile bir araya geldik. Masaya oturmamak olmazdı; ısrarına kıyamadık, birlikte yemek yedik.

O bizi öyle bir yere götürdü ki, hayatımda ilk kez gerçek bir Adana kebap lezzeti tattım. Mekanın adı: Adanalı Yusuf Usta. Sloganı bile farklı: “Dünyada kebap, ahirette sevap.” Biraz iddialı, ama vallahi altını dolduruyor.

Lokmayı aldığınız anda anlayacaksınız. Ne fazla yağ, ne fazla baharat. Sade, dengeli, gerçek bir Adana kebap. İstanbul’un o kalabalığında öyle bir nefes, öyle bir tat ki; damağınızda kalıyor. Böyle bir lezzeti paylaşmazsam, görevimi eksik yapmış sayarım.

LEZZETİN GERÇEKLİĞİ

Bakın, artık hepimiz biliyoruz. Sosyal medyada parayla yapılan paylaşımlar var. Bir fotoğraf, üç beş cümle, ardından sahte bir övgü. Ama ben size şunu söyleyeyim: Lezzet paylaşımda değil, gerçekte saklı. Masada otururken, sohbetin ortasında, dostla yan yana, lokmayla birlikte yaşanan duygudadır asıl lezzet.

Hacı Emin Peçenek’in dönerinde bu vardı. Mustafa Avcı’nın kebaplarında bu var. Adanalı Yusuf Usta’nın kebabında da bu var. Gerçek, para karşılığı yazılan bir postta değil, işini aşkla yapan ustanın tenceresinde, ocağında, gönlünde gizlidir.

Ankara Abisi 12 Yaşındaki Adnan’ın İmdadına Yetişti
Ankara Abisi 12 Yaşındaki Adnan’ın İmdadına Yetişti
İçeriği Görüntüle

Bugün Ankara’yı yazarken üç farklı lezzetin altını çizmek istedim. Dönerin, kebabın, güvecin ötesinde; bu hikâyelerin ortak noktası emek. Yarım asır önce Ankara’ya döneri marka yapan bir usta, Yozgat’ın yemeklerini başkentte yaşatan bir emektar, İstanbul’da kebabı sloganı kadar gerçek sunan bir usta…

Hepsi bize aynı şeyi söylüyor: Lezzet, gönülden yapılırsa kalıcı olur.

Muhabir: Çelebi Yıkılmaz