Çamlık Ankara

Tarık Yılmaz Ankara’yı Yazıyor: Lezzet, adreste değil ruhta saklı…

Ankara’nın gri görünen ama içine girdikçe renklenen bir tarafı var: insanın damağıyla, hafızasıyla, duygusuyla buluştuğu lezzet durakları.

Abone Ol

Bugün o duraklardan ikisini konuşalım. Birisi Akdeniz’in kıyısından ruhunu başkente taşıyan bir isim üzerinden, diğeri Karadeniz’in dağlarından çıkıp başkentte yuva bulan bir tat üzerinden…

KEMAL ŞAHİN: ŞAHİNLER HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Eksikliğim olduğunu kabul ediyorum; bu ismi Megasaray ile tanıdım Antalya’da. Konyaaltı’ndaki oteli nasıl bulduğum ise tam anlamıyla çobanın değneği hesabı… Yere düştü, istikamet nereyi gösterdiyse, yol beni oraya götürdü.

Otelden insan ne ister?

Konfor, temizlik, güler yüz, müşteri memnuniyeti, kaliteli hizmet… Megasaray’da bundan fazlası vardı sanki. Ne mi?

Megasaray Otelleri’nin sahibi Kemal Şahin’in samimiyeti ve ruhu. Garip ama gerçek: o ruh, otelin kapısından içeri giren müşteriye de işliyor. Çalışanların bu denli enerjik, mutlu ve içten oluşu; restoranın güven veren lezzetiyle birleşince ortaya tarif edilemez bir renk paleti çıkıyor.

Bir lezzet köşesinde otelden bahsetmek yadırganabilir, fakat burası sadece bir konaklama noktası değil, aynı zamanda bir lezzet durağı. Hem restoranı hem hizmet anlayışıyla…

Tanışmak istedim Kemal Bey’le, ama nasip olmadı. Yine de görmeden tanıdım desem abartmış olmam. Bazı insanlar markalarının üzerine değil, markaları onların üzerine yazılır. Şahin de onlardan biri.

Allah Kemal Şahin gibi değerlerimize sağlıklı ve uzun ömürler versin.

ZİGANA’DAKİ KARADENİZ ESİNTİSİ

Gelelim ikinci durağa… Bir Karadeniz esintisine ne dersiniz?

Anadolu’nun pide kültürü ayrıdır; Yozgat’tan Kırıkkale’ye, Sivas’tan Çorum’a, Çankırı’dan Konya’ya kadar kıymalı pide başka bir yere konur.

Ama Karadeniz’in pidesi ise bambaşkadır; hasta eder, özletir, çağırır.

Kıymalı, peynirli, karışık, kavurmalı-kaşarlı… Yemesi bile lezzeti gibi farklıdır.

ANKARA’DA KARADENİZ PİDESİ NEREDE YENİR?

Peki Ankaralı bu lezzeti tam manasıyla nerede bulur? Zigana Pide’de. İçeri girince ambiyans sizi Karadeniz’e götürür; çıkan lezzet ise orijinalin kendisidir. Odun ateşi, hamur, maya, su ve ustanın mahareti birleşince ortaya sanat çıkar. Masaya gelen tabak sadece yemek değil, memleket hissi taşır.

Unutmadan… Yemeğin ardından büyük bardak çayınızı söyleyin. Yanına da Laz Böreği mi, Trabzon Burması mı, Sütlaç mı? Benim tercihim belli: Trabzon Burması. Çünkü tatlı, bir yolculuğun son durağı değil, hafızada bıraktığı son cümledir.

Ankara’nın içinde saklı bu iki lezzet durağı, aslında bize şunu söylüyor:

Gerçek lezzet, paylaşımda değil; ruhta, emekte, samimiyette gizli.

Bu gün Antalya-Ankara arası oldu, olacak o kadar hakkı hak sahibine yeri geldiğinde vermeli.