Tema Vakfı

Tema Vakfı

Geçtiğimiz hafta sonu Yozgat Tema Vakfı’nın davetiyle mükemmel bir Kastamonu gezisine gittim.
İyi ki gitmişim dediğim gezilerden biri oldu. O kadar güzel insanlar tanıdım ki, ilk durağımız Horma Kanyonu ve Ilıca şelalesiydi. Yeryüzünde ki cennetti gördük. Akşam Kastamonu merkezi gezdik. Ertesi gün dünyanın 2. büyük derin kanyonu Valla Kanyonunu gezdik. Daha sonra Kastamonu kalesine çıktık unutamadığım bir gezi oldu.
Ülkemin her yeri cennet. Babam da Tema Vakfı gönüllüsüydü.
Tema Vakfıyla Konya’ya gitmiştik. Hayrettin Karaca’nın eşliğinde toplantı yapmışlardı. O zamanlar Yozgat Tema Vakfı bu kadar sosyal değildi, ama şimdi karşımda bambaşka bir Tema gönüllüleri vardı. Bilgili, donanımlı, genç, dinamik, her şeye hakim, güler yüzlü. Ve o kadar güzel şeyler yapıyorlar ki! Okullara gidiyorlar, su kardeşliği diye bir projeleri var anlatıyorlar. Anlatıp geçmiyorlar çocukların beyinlerinde, kalplerinde iz bırakacak şekilde anlatıyorlar. Fidanlar dikiyorlar. Doğa senliklerinde sürdürülebilir en iyi proje seçildi projeleri. Bu gezide tanıdığım Tema Vakfı Yozgat İl Temsilcisi Abdülkadir Karaduman mükemmel bir insan. İyi ki o seçilmiş. İyi ki Yozgat’ı o temsil ediyor. Kibar, beyefendi, ilgili, girişken.
Hepimizle tek tek ilgilendi gezi boyunca. O kadar güler yüzlü o kadar samimi ki en güzel yerleri hak ediyor. Aynı zamanda çok iyi bir eş, mükemmel bir baba. Her sıfatın hakkını layıkıyla veren ender insanlardan. Kevser Dişlitaş o kadar güzel ev sahibiydi ki herkesin masasında ayrı ayrı oturdu. Bilgilendirdi, kalbinin güzelliği yüzüne yansıyanlardan. Enerjisi çok güzel. Yanında mutsuz olmanız imkansız. Çok azimli, çok içten, çok fedakar, çok paylaşımcı. Çok kibar, çok nahif, çok hanım. İlteriş Kutluğ yaşı genç olmasına rağmen çok olgun, çok donanımlı, çok efendi, adı gibi birleştiren bütünleştiren. Gezi boyunca her şeyi çok güzel organize etti, derledi topladı. Bir dediğimizi iki etmedi, çok sabırlı, fazlasıyla bilgili, saygılı. İyi ki varlar. Sayelerinde her şey kusursuzdu. Şu eksik dediğimiz hiçbir şey yoktu. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüşler.
Sabahın erken saatlerinde poğaçalarımız, sularımız, kanyonda acıkırız diye hazırlanan kumanyalar. Önceden verilen bilgiler, sırt çantalarımız, yedek çoraplarımıza kadar düşünülüp atılan mesajlar. Daha ne olsun.
Ve en çok dikkatimi çeken Abdülkadir Bey, Kevser Hanım İlteriş Bey. Üçü de birbirini o kadar güzel tamamlıyor ki birinin yetemediğine yetişemediğine diğeri koşuyor. Artık aile olmuşlar. Bilgilerini, fikirlerini paylaşıyorlar. Hep irtibattalar hep istişaredeler. Aşırı mükemmeliyetçiler, uyum içindeler, hep daha iyisini nasıl yaparızın peşindeler. Oh be diyorum, memleketimde böyle insanlar var. Ve en sevdiğim derneğin başındalar. Çünkü işlerini çok iyi yapıyorlar. İşlerinden zaman ayırıp doğa için çocuklar için, projeler için çok kafa yoruyorlar. Hiç durmuyorlar. Ve gezi arkadaşlarım İlksen hocam, Mehmet bey, eşi Yağmur hocam. Gezimizin neşe kaynağı Selahattin. Birbirinden tatlı üniversite öğrencileri. Hepsi birbirinden kıymetli. Takım ruhu oluştu. Bütün olduk. Çok keyifliydi. Geziden geldikten sonra Tema Vakfını yerinde ziyaret etmek istedim. Yerinizi bilmiyorum bu benim ayıbım olsun diyemedim. Abdülkadir Bey “yerimiz yok bu konuda sıkıntı yaşıyoruz, toplantı yapacak, misafirlerimizi ağırlayacak, kargomuz gelince bırakacağı bir yerimiz yok” dedi.
O kadar şaşırdım ve üzüldüm ki her ilde yeri olan köklü bir derneğin nasıl yeri olmaz. Böyle güzel çalışmaları olan gayret sarfeden doğa savunucularının yeri yok öyle mi! Faaliyetten yoksun, kartvizit başkanlığı oluşturmak için kurulan derneklerin kocaman yerleri var. Bu da memleket olarak bizim ayıbımız olsun.
Abdülkadir Beye, Kevser Hanıma, İlteriş Beye, yol arkadaşlarıma, öğrenci kardeşlerime, ayrıca Masal Tur Kadir Daştan Beyefendiye hiç yorulmadan yılmadan bizi gezdirdiği için, güzel temiz aracıyla eğlenmemize yememize içmemize izin verip bize katlandığı için çok teşekkür ediyorum.
İyi ki Tema var!