Trump kabusu bitti, demokrasi kazandı

Abone Ol

3 Kasım Amerikan seçimleri öncesinde yazmış olduğum yazıda ; seçimin favori adayının Joe Biden olduğunu belirtmiş ve Türkiye’nin dış politika noktasında önümüzdeki dönemde belirgin bir dönüşüme gitmek durumunda kalacağını söylemiştim. Trump’ın seçimi kaybetmesi hiç şüphesiz Amerikan demokrasisi adına büyük bir kazanım olduğu gibi dünyanın diğer coğrafyalarında da otoriter yönetimlere dönük mücadele veren demokratik güçlere de büyük bir moral desteği oldu. Trump başkanlığı boyunca ABD demokrasisinin tüm kurum ve değerlerine karşı savaş ilan etmiş bir lider olarak tarihe geçti. Trump, Amerikan tarihinin hiç şüphesiz en cahil, en kaba ve en ırkçı başkanı olması hasebiyle ülkesinde ve tüm dünyada büyük gerginliklerin doğmasına sebep oldu. Amerikan demokrasisi gibi köklü bir demokrasi dahi dört yıllık bir yeni Trump dönemini asla kaldıramazdı. Trump sonrasında yeni başkan Joe Biden ile hem Amerika hem de tüm Dünya için yeni bir dönemin başlayacağını söylemek durumundayız. Bu yeni dönemin başat konularını ekonomi, sosyal politikalar ve çevre oluşturacak. Öncelikle yeni başkan salgın sürecinin ekonomi üzerinde oluşturduğu derin tahribatı giderebilmek adına çok çeşitli ekonomik yardım programlarını devreye sokacak. ABD vatandaşlarına dönük doğrudan gelir desteği yardımları devam edecek ve bu gelir destekleri kalıcı hale gelecek. Sağlık sisteminde yoksullara dönük çalışmalar yapılacak ve sağlık sigortası noktasında Obama döneminde atılan adımlar tamamlanacak. ABD hükümeti alt yapı yatırımlarına önümüzdeki dönemde 2 trilyon dolarlık bir yatırım yapmayı planlamakla birlikte bu 2 trilyon doların 400 milyar doları yenilenebilir enerji yatımlarına dönük olarak harcanacak. ABD’nin yeni başkanı Biden Trump döneminde Paris iklim anlaşmasından imzasını çeken ABD hükümetini başkanlık koltuğuna oturur oturmaz tekrar bu anlaşmaya dahil edecek. Yeni başkan ABD’nin 2050 yılında sıfır karbon düzeyine ulaşmış bir ekonomi haline gelmesi adına hızlı adımlarla çalışmaya başlayacağını şimdiden deklare etmiş bulunuyor. ABD’nin önümüzdeki yıllarda bu denli radikal bir dönüşüm geçirmeye kendisini zorunlu hissetmesi tüm dünya ülkelerinin bu yeni dönüşüme ayak uydurmasını zorunda kılacak. Yeşil yeni ekonomik düzen adı verilen ve tamamen çevreci ekonomik politikalara dayalı bu yeni düzen tüm dünya kapitalist sisteminin daha çevreci daha adil ve daha paylaşımcı bir biçimde dönüşmesine zemin hazırlayacak. Dünyayı olabildiğince kirleten ; insanlar arasındaki sosyal eşitsizlikleri zirveye ulaştıran , zengin ile fakir arasındaki uçurumu dünya tarihinde görülmediği kadar açan kurulu kapitalist düzenin yerini önümüzdeki on yıllarda yeşil ekonomik düzene bırakacak olması insanlık adına çok büyük bir kazanım olacaktır. Demokrasi tarih boyunca tiranların, despotların , diktatörlerin ve günümüzde Trump gibi yozlaşmış liderlerin tehdidi altında kaldı ve tümüyle ortadan kaldırılmak istendi. Fakat insanlık tarihi bize şunu göstermiştir ki demokrasi yoluyla iktidara gelip demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışan hiçbir tiran, despot ya da diktatör ilelebet iktidar kalamamıştır. Demokratik sistem ve değerler demokrasi uğrunda bedel ödemeyi göze alan özgür vatandaşlar tarafından daima savunulmuş ve korunmuştur. 2020 ABD seçimlerine bu gözle bakmak ve demokratik kurum ve değerlerin yok edilmesinin insanlık adına ortaya konan her türlü değerin yok edilmesi anlamına geldiğini tekrardan kavramak durumundayız. ABD demokrasisi şimdilik vatandaşları yoluyla demokrasi karşıtı güçleri etkisiz hale getirmeyi ve onları iktidar koltuklarından kovmayı başardı fakat demokrasi mücadelesi bundan sonra da demokrasi adına sürmeye devam edecektir. Son söz olarak umudum ve beklentim Trump’ın kaybetmiş olmasının tüm Dünya’da yeni bir demokrasi dalgasının doğmasına sebep olması ve doğacak olan bu demokrasi dalgasının önüne gelen her türlü demokrasi karşıtı güç odağını tarihin çöp sepetine göndermesidir.