Bu topraklardan göçüp gidenler…
Bir şekilde ama birkaç sebepten gitmişiz.
Gidiş bitmiş mi, bitmemiş, bitmeyecekte.
Artık şunu daha iyi anlıyorum; göç, Anadolu insanının değişmez kaderi.
Kimi zaman ekmek, kimi zaman emek, kimi zaman ise öylesine göçmek.
Emek ve ekmek tamam da öylesine göçmek de ne ola?
Ekmek ve ekmeğin dışında zengin olmak, zengin olmanın dışında şehir hayatı yaşama arzusu.
Evet, artık arzularımızın da peşinde sürüklenip gidiyoruz.
Hayata dair beklentilerin, standartların değiştiği dünyada; kırsalda, köyde, hatta belde ve dahi ilçede yaşamayı demode, daha net ifade ile modası geçmiş gören bir zihniyetin de sebeplerinden göç.
Çoğunluğu teşkil etmese de giderek bu yolda yaşadığı toprakları terk edenlerin sayısı artıyor.
TÜİK bu yılda illerin nüfus oranlarını açıkladı.
O illerden bir tanesi Yozgat!
Pek tabiki nüfus oranlarında azalma var.
Bu azalmayı önceki yıllara kıyasladığımızda ortaya çıkan kaybın aslında bir şekilde azaldığını görüyoruz.
Ortalamaya yakın da olsa göç oranlarında bir azalma hakim.
Yaklaşık 1 yıldır yoğun bir şekilde Ankara’dayız. Takip edenler biliyordur; Çamlık Medya bünyesine, Yozgat Çamlık Gazetesi ve Yozgat Çamlık TV’nin ardından “Çamlık Ankara Gazetesi” de eklendi.
Çamlık Ankara ile daha çok Ankara’da, doğal olarak göçün en direk mensupları ile bir aradayız.
Daha önce de görüşüyorduk, çeşitli vesilelerle bir araya geliyor, gurbetten sılaya, sıladan gurbete uzanan yolculukları analiz etme imkanı buluyorduk.
Son dönemde daha çok içlerinde, daha çok dünyalarında ve hayatlarına dair en yalın haliyle bilgi edinme imkanı da bulduk.
Yozgat’tan yıllar önce iş, aş, gelecek uğruna gidenler geri dönemeseler de memleket hasretlerini Ankara, İstanbul gibi şehirlerde kurdukları küçük bahçelerde gidermeye çalışmış.
Hemşeri dernekleri bir noktaya kadar taşımış, hasret duygularını perçinlemiş.
Sonrasında memleket hasretine dair yaşanan eksiklik, kurulan bahçe sohbetlerindeki sıla havası ile teselliye dönüşmüş.
Ankara’da bir şekilde insanlar gücü nispetine bahçeler kurmuş.
Gurbettekilerin ahvaline dair konuşacaklarımız olacak ilerleyen süreçte. İsterseniz TÜİK verileri üzerinden göçün nedenlerine bakalım.
Evet, Anadolu'da yaşamı demode, sıradan, modası geçmiş gördüğümüz an toprağından kopmalarsa başlamış.
Daha önce de konuştuk, kızlar köye, kırsala gelin gitmek istemiyor.
Erkekler şehir yaşantısını en asgari düzeyde kabullenmiş.
Mecburiyetler amenna ama standart yükseltme beklentisi, kolayından dizivari yaşantı hayali, beklentinin temelini oluşturuyor artık.
Şehir hayatı olsun da… diye başlayan cümlelerin devamındaki noktaların nasıl dolacağına dair hiçbir fikri olmadan atılıyor dipsiz denizler misali o yaşantıya.
Günümüz dünyasında tüketime dayalı, modern yaşama hayalinin öznesinde şehir hayatı var.
O hayat kime getirir bilmem ama Yozgat’ımızdan ve pek çok Anadolu şehrinden çok şey götürecek gibi.
O yüzden diyorum ki, kaleyi sağlam tutalım, kendi içinde nüfusu az da olsa şehir kimliği, kent kimliği, köy kimliği olan Yozgat’ta mutlu insanlar dünyası kuralım.
Zaman, şehrin cazibesine sudan sebeplerle kapılanları dahi bir şekilde toprağına bağlayacaktır.
O yüzden diyorum ki, TÜİK’e takılmayın hakikati yaşayın.