Bozok Platosunda yiğitlik, cömertlik, misafirperverlik ve sadakatli dostluk denilince herkesin aklına Karakocaoğlu Kışlası gelir. Gelenek, görenek, saygı ve nezaketin hakim olduğu bu güzide köy, Yozgat kültür ve geleneklerini en orijinal haliyle yaşayıp, yaşatırken, genetiği bozulmamış güzel huylu insanları güleryüz, ikram ve muhabbetleriyle gönlünüzü fetheder. Dili, dini, ırkı, milliyeti, memleketi, maneviyatı, etnik yapısı, siyasi görüşü ne olursa olsun, herkesi samimi yürekleriyle Türkiye sevdasında birleştirip, sevgiyle bağırlarına basarlar.
Bu köy Nurettin Hoca, Ali Çavuş, Kasım Hoca, Mulla Mıstafa gibi Dekanların, Rektörlerin ellerine su bile dökemeyeceği alimlerin, ariflerin, irfan ve ikram sahibi hanedan asilzadelerin köyü olarak bilinir. Sorgun ve köylerinde Asalet Abidesi dedikleri Tokatlı Fadime, Kadının Gelini, Allı Zeynep, Gülsatı, Zilfi Ana ve Narin Bibi gibi Bürüklü Profesörlerin otağı bura..
Böyle aziz ve asil soylu insanların huzurunda büyüyen insanlara baktığınızda kendinizi bir köyde değilde adeta bir üniversite kampüsünde hissediyorsunuz. Sanat var, bilim var, görgü var, saygı var, edebiyat var, türkü var. Burası adeta bir kültür merkezi. Bozok Platosunda saz, söz, edebiyat, tarih, kültür denilince Hocaların Hocası dedikleri Ali ARLIER’de Kışlalı. Avrupa’da çalışan bu kıymet eşsiz tezenesi ve kusursuz yorumlarıyla Türk Halk Müziğinde bir idol, bir ekol, bir okul konumunda. Köyünün ve bölgemizin köklü tarihine hakim bilgisi ve çok yönlü donanımıyla kendisini yetiştirmiş bir entelektüel.
Prof.Dr.Haydar ARSLAN, Prof.Dr.Zülfikar ARLIER, Emniyet Müdürü Ali KOÇER, Albay Haşim ARLIER, Yüksek Mühendis İsmail ARSLAN, Prof.Dr.Sefa ARLIER, Araştırma Görevlisi Günay KOÇER, Kültür-Edebiyat Derflemcisi ve Araştırmacısı Veli Mert KOÇER, Binbaşı Çağdaş BOZKURT, dürüst ticaretin sembol şahsiyetleri Muzaffer KOÇER, Ali ARSLAN, Erkan ARSLAN, Fahri KOÇER, Vedat ARLIER, Saz Sanatçıları Hüseyin Şahin DOKUYUCU ve Şahin BOZKURT gibi akdemisyen, asker, polis, esnaf, müteahhit, bürokrat, teknokrat ve sanatçıların hepsi bu köylü.
Bu köye yolunuz düşmeye görsün. Sizi görüpte sofrasına buyur etmedik kimse kalmaz. Kim olursanız olun, nerden gelirseniz gelin hanelerinde gönül rahatlığıyla kabul görür, konuk kimliğinizle başlarına taç olursunuz. Dağı Taşı zümrüt, suları şifalı, sofrası açık, insanı cömert, tarifsiz erdem ve güzelliklerle süslü bu cennet köyün memleketine aşık, toprağına sevdalı, köyünü, köylüsünü heryerde yücelten Serkan ARAS gibi bir kral başkanları, Haydar KOÇER gibi efsane bir muhtarları var.
Endemik florası, zengin faunası, egzotik atmosferi ve otantik dokusuyla çok estetik bir coğrafyaya sahipler. Nerde olurlarsa olsunlar tüm Kışlalılar köylerine tarifsiz bir aidiyet duygusu ve kutsi hislerle bağlılar.
Orta Anadolu’nun en dürüst ve en mert adamları bu köyden çıkmış. Kerkenes Kışlalı denilince buranın adamının selamı ve referansı her yerde geçerli, heryerde saygın ve etkiliymiş. Sadece Sorgun ve köylerinde değil, tüm Yozgat ve çevresinde adamın kralı diye bilinen Hallonun Satılmış Kâa, Uyhulu Mahmıt Kâa, Bayram Ali Kâa, Mısdığın Adozel Kâa, Hatem Çavış, İbiş Üseyin Kâa, Nasıf Kâa, Habip Kâa, Ali Havız ve Seyit Kâa gibi has gönüllü şahsiyetlerin hepside bu köylü.
Helede hanımları... Bilgisi, becerisi ve ulu sözleriyle tüm genç kızların imrenerek, örnek aldığı Şerif Cici, Nasıfgilin Satı Bibi, Seyitin Döne Bibi, Yeter Hala, Zedef Hala, Fadik Bibi, Havze Cici, Senem Bibi, Gullü Bibi, Hamısların Satı Nene, Nurettinin Satı Hala ve Şemşi Bibi gibi çevrenin görgü-görenek sahibi Osmanlı hanımları; hürmet ve asaletleriyle Kışla’nın adını heryerde yüceltirlermiş.
Bu Osmanlı hanımlar statülerindeki itibar, itaatle dinlenilen sözleri ve toplum kurallarındaki ustalıklarıyla en iyi laf konuşan, iş-aş, görgü-görenek bilen değerler olarak bilinirmiş. Onların yapdığı çokelik, büktüğü sini, eşgiledikleri hamır, gaynatdıhları bulgur ve kestikleri erişteler herkesi imrendirirken, çevre köylerin tüm kadınları onlardan avratlıh bellemiye çalışırmış. İş-aş bellemiye zeynini vermiyen, eyağsi galın, tembel, mızmız ve pasahlı avratlara da bek kahıç kaharlarmış. “Şunnara bide başlıh verip alıyolar, noreceklerise şu sıracalıları” derlermiş.
Karakocaoğlu Kışlasının çok muazzam bir arazisi var. Gurt Gayası, Ötüyüz, Gamişli, Kertme, Gurbağalıh, Bozbel, Arek Depesi ve Arhaç’a can ekseniz can bitiyor. Çevrenin en cazibeli ürünleri, en dolgun zahiresi ve hububatı halen Kışla’da oluyor.
Yav şimdilerde yok ama lezzeti, ince kabuğu ve şiresiyle öyle ballı üzümleri olurmuş ki, kehribar gibiymiş. Çevreden gelen yadırgılar ve köyün uşâa zarar vermesin diye Bağ bekçileri gözü gibi beklerlermiş. Hadi erkaaseniz Aslanın Ramadan’ın, Mısdığın Hacı’nın ve Doğanların Muharem’in bekçilikleri döneminde bağlarda yada arazide biri dolaşsın. Hadi birinin bağına girsin. Vallahi bi dutsunlar diynanen godunnuydu adamın gafasının bekmezini ahıdırlarmış.
Havası arı, doğası duru yakut gibi coğrafyaya sahip bu zümrüt köyün hangi mevkiisinden olursa olsun, sularından bir yudum içseniz, lezzet ve aromasını iliklerinizde hissediyorsunuz. Zengin mineralli bu suların kutsi bir nimet olduğunu iyi bilen Kışlalılar en küçük bir kaynağı bile gelen-geçen, kurt-kuş içsin diye eşme, çeşme, göl, gölmek vs. gibi hayratlara dönüştürmüşler. Bakır lüleli, sıralı oluklu, etrafı gölgeli bir sürü estetik eşme ve pınarları var. Hepside ruhlarındaki eşsiz inceliği ve evrensel güzellikleri yansıtıyor.
Biliyorsunuz ki, bölgemiz insanındaki geleneksel tevazu; bir hayrattan kim su içerse içsin, yapana, yaptırana ve emektarlarının geçmişine yürek dolusu dualar edilir. İşte Alim Pınarı, Buçuğun Pınar, Orta Pınar, İmmetlerin Pınar, Durak Kâanın Pınar, Uyhulunun Pınar ve Salifin Pınar gibi has niyetlerle yapılan bu lezzet ve şifa kaynaklarının her biri birer dua ve mihnet abidesi olarak duruyor.
Kışlanın bağı, bosdanı, atı, iti, eşşaa, danası, düvesi bile hep farklıymış. Mesela Nurettin Hocanın Gır Eşşek İngiliz Kraliyet Saraylarındaki Gadana atları gibiymiş. Nurettin Hoca milletin gözü değer diye çoğu zaman eşşaani dışarı bile çıkartmazmış. O eşşek bi anırdınnıydı koyü zingirdedir, yanındaki yakınındaki tüm adamların goodelerini siniledirmiş. Mübarek anırırken hani o ara Es’lerdeki hıçkırıkları var ya, aynı gağnı gıcılaması gibiymiş. Hele birde keyfi yerindeyken anırınca o efsane sesi tâa Alcı’dan, Garga’dan, Saraacılı’dan, Goyunculu’dan duyulur ve gıyaben adı-ünü bilinirmiş.
Salif Kâanin eşşekde ondan geri kalmazmış. Anırmıya bi başlasın isdersen burnuna 60-70 dene diynek döşe gine susduramazlarmış. Hıçkıra hıçkıra anırır, yavaşlar, yavaşlar gür bir şekilde tekrar sesini yükselterek bi daha anırırmış. Eğer o eşşek kapalı bir yerde ya da ahırın içindeyken anırsın, gemi gornası gibi sesiynen meydanı goyuna, guzuya, mala, davara apırcın ve dar eder, guzuları, bızağları cin pıtırah edermiş.
Gel gelelim Mısa Eyip Kâanin gağnıya. Siren sesi gibi gıcılarmış. Helede mazısına Zabınnasına doldurduğu soba kurumu, acıyağ, gatıran, yoğurdun suyu ve vitayağ sürdünnüydü o gıcılama sesine çevre köylerden bile heyikleyip galırlarmış.
Gara Mısa Kâanin, Çolah Kâanin Gazi Kâanin ve Abdurrahman Kâanin itlerini Angara’dan, Gayseri’den bile bilirlermiş. Barut gibi bu itler adama bi ılgasın kimse önünden bi metire gaçamazmış. Ihdırdınmı kimse elinden alamaz, daşdan, diynekten bile yıldıramazlarmış.
Göçlerle eriyen Kışla’da bir zamanlar Ötüyüz Bahçe ve Gamışlı’da yetişen bosdanlar, kelekler, hıyarlar, gozer gibi şemşamerler, ağ pahlalar, goo pahlalar, püsgülü mis gibi kokan misirler, gıcır gıcır yeşil suvanlar, gafa gibi kumpürler, geçgere gibi ilahanalar, gırmızılar, biberler, madenisler, naneler, dere otları ve envayi tür güller ve çiçekler olurmuş. Birde o zamanlar herkes bostanlıhlarına emeğini esirgemez içini, dışını, gıyısını-gıranını gelin gibi süslerlermiş.
En estetik bosdanlıhda Nasıfgilin Satı Nenein, Gülsatı Bibinin, Tohatlı Fadime Halanın Allı Zeynep Bibinin, Gülcihan Bibinin, Gamer Bibinin, Gürcü Bibinin ve Durah Kâanin Zöhre Halanın olurmuş. Onların bosdannıhlar aynı bir evin içi gibi tertemizmiş. Toprağından türeyenleri orantılı sulayıp yürek sevgisiyle beslediklerindenmidir nedir, pahlalar, misirler, suvannar, kumpürler, gaysiler, erikler, armutlar bi ayrıhsıymış. Sınıra yahın yerlere ektikleri ve kolları sınır daşlarının üstüne sarkan devasa gabahların çiçeklerini Gül Cacığı bişirmek için erzabah toplarlar, yoldan gelene geçene bi gağnı öteberi ikram ederlermiş.
Serkan ARAS, Haşim ARLIER, Cemil DOĞAN, Haydar KOÇER ve Haydar Ali BOZKURT insani erdemleri, zarif üslupları ve nezaketli iletişimleriyle organize ettikleri tüm programları rekor katılımlarla taçlanıyor. Yozgat’ta Gönüllerin Gerçek Milletvekili dedikleri, bir milletvekilinden, bir bakandan daha çok çalışan, daha çok koşturan Haydar KOÇER gibi muhteşem ötesi bir muhtarları var ki, hem Haydar Muhtarın, hemde değerli Eşi Sultan yengemizin dillere destan misafirperverliklerini anlatmaya zaten sayfalar yetmez. Birde onların açık sofralarını, asil gönüllerini ve cömert ikramlarını kim anlatabilmişki biz anlatabilelim.
Bu ekip Karakocaoğlu Kışlasının doğasını, dokusunu, insan değerlerini, vatansever karakterlerini, hanedan kapılarını öyle mükemmel tanıtıyorlar ki, Başkentte bu köyü bilmeyen kimse yok desek yeridir. Doğup büyüdükleri kutsi toprakların tüm tarih-kültür ve gelenek zenginlikleriyle dünyaya duyuruyor, bölgelerinde ve beldelerinde mağdur ve mazlumları da incitmeden ayni yardım, ulaşım desteği, eğitim, istihdam, sosyal güvence, bireyler arası dayanışma ve hakkaniyetli yardımlaşmalara da imza atıyorlar.
Serkan ARAS’a gelince.. Koordine kaabiliyeti yüksek, memlektine yürekten sevdalı, samimi ve çok çalışkan bir insan. Görev yaptığı kurumlar ve görev aldığı toplumsal aktivitelerde başta köyünü, şehrini, insanını ve asaletli Bozok kültürünü hep yükseltip yüceltiyor. Başkan ARAS’ın özellikle Keçiören Belediyesindeki vizyoner misyonuyla, kamusal alanındaki tüm gençlere sporu, sanatı, müziği özümseterek sevdiren, onları futbola, doğa ve ata sporlarına, görsel sanatlara, el zanaatlarına, resim, semah, beceri kursları, korolar, folkor, edebiyat, fen ve sosyal bilimlere yönlendiren emekleri çok takdir gördü. Saygı, görgü, nezaket ve zarafet abidesi kıymetli Eşi Berrin Yengemizle birlikte hem Yozgat’ta, hem Başkentte birçok hemşehrimize çok vefalı yardımları olduğu için herikiside herkesin gönlünde, takibinde ve takdirindeler.
Ankara Meclisi Anadolu Birliği Platformlarının organize ettiği geniş katılımlı bir organizasyonda ve Akdağmadeni Umutlu Kasabası şenliklerinde Serkan ARAS’ın birbirinden muhteşem iki konuşmasını dinledim. Siyaset, sanat, akademik camia, bürokrasi ve STK platformlarından onlarca renkli sima ile beraber herkesin ayakta alkışladığı Ankara konuşmasında şöyle diyordu; “Benim köyüm Dünya tarihinin en bilinen savaşı Pteria; nam-ı Diğer Güneş Tutulması ya da Halys Savaşının olduğu yer. Ne kadar tarih teknokratı, stratejist ve bilim adamı varsa çoğu ziyarete gelir. Üstelik 1402 Ankara Savaşı sonrasında Kara Tatarların Maveraünnehir Bölgesine nakliyle boşalan Bozok Platosuna ilk yerleşen Oğuz-Beydili oymaklarındanız. Şelçuklularla Anadolu’ya taşıdığımız Onurlu Türk islam felsefesi ve Bektaşilik gibi her aşaması saygı ve adalet ritüelleriyle süslü birleştirici kültürün en detay inceliklerini öğrenerek büyüdük. Ariflerin, alimlerin, irfan sahibi bilge dedelerin huzurunda, evrensel değerler niyetine samimi duaların edilip semahların dönüldüğü, tüm küslerin barıştırılıp, birlik beraberlik duygularının hakim kılınarak kardeşliklerin tesis edildiği, kuruldu kurulalı hep sevgi dilinin hakim olduğu Kerkens Kışlası gibi bir sevgi ve merhamet okulunda yetiştik. Günümüz Dünyasının savaş, kavga, kargaşa, sağlık, güvenlik, gıda, doğa katliamı, adaletsiz paylaşım, zehirli tarım, orantısız istihdam, tıkanan sosyal güvence vb. tüm küresel kaoslara çözüm arayan Birleşmiş Milletler gelsin Karakocaoğlu Kışlası Köyünün tevazusunu idol, asaletini ekol, insani erdemini okul görüp model alsın. Bakın o zaman hiçbir Kıtada bir sorun kalıyormu.” Demişti.
Geçtiğimiz yıl başlattıkları ve her yıl gelenekselleştirmeyi planladıkları Kerkenes Şenliklerinin bu yıl ikincisine hazırlanıyorlar. 19 Temmuz Cumartesi günü yapacakları bu şenliğe didaktik gönül dili ve arifler arifi hitabetiyle bilinen Türkiye geneli eğitici öğretici konferansların kültür abidesi SE-HAŞ İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Selahattin ŞAHİN Onur Konuğu olarak katılıyor. Ankara Haber ve Yozgat Çamlık Gazeteleri adına davetle onurlanan gazetecilerden biriside benim. Çiçek gibi tertemiz, asaletli yüreklere sahip bu aziz ve asil soylu insanların köyünü görebilmenin heyacanı içerisindeyiz.
İnşallah çok detay bir Karakocaoğlu Kışalsı Belgeseli dcaha yazacağım. Ferdi fedakarlıkları, karşılıksız emekleri, cömert ikramları, öğrettikleri didaktik kültür ve köylerine olan samimi bağlılık tüm dernekler tarafından örnek alınıyor. Bu izzet, ikram, misafirperverlik, saygı ve kültür festivali hem Karakocaoğlu Kışlası Köyünü, Hem Sorgun’u, hemde tüm Yozgat’ın adını çok yükseltiyor, yüceltiyor. Tabiiki bizede gurur, takdir ve hayranlıkla onları izlemek ve emekleriyle övünmek düşüyor.