Çok Kıymetli Gönül Dostları;
Türkü tadında ve şiir güzelliğinde bir pazar günü geçirmeniz temennisiyle sizlere yıllar önce kaleme aldığım "Türkülere Destan" başlıklı bir şiirimi arz ediyorum. Oğlum Doç. Dr. Ahmet Kürşad’a

- IV –
“Yemen” i yâd edip ağıtlar yakmış,
"Tez gel ağam” diye yollara bakmış,
Hüznün her rengini mîras bırakmış,
Yaralı ceylandır bizim türküler.

"Çanakkale” içre “Aynalı Çarşı”,
“On beşliler” gider düşmana karşı,
Sessiz hıçkırıklar inletir arşı,
Kırılmış fidandır bizim türküler.

"Çamlığın başını” bir tütün alır,
Aşkın her çıngısı “Sürmeli” olur,
“Seher vakti” yol gösterir, yol bulur,
Dertliye dermandır bizim türküler.

“Kırklar Dağı”ndaki "Turnalar” hasta,
“Kınayı getiren”* “aney”ler yasta,
Karşı dağı “duman kaplar” Sivas’ta,
“Kar ile boran” dır bizim türküler.

"Diyarbekir”, Güzelses’le “şâd akar”,
"Urfa Dağları” ndan marallar bakar,
“Çayda” ki “çıra” yı bir gazel yakar,
Âteş-i sûzândır bizim türküler.

"Maraş’tan bir habar” geliyor bize,
“Meyrik kan kusuyor”, ne hâcet söze,
Mezar kazılınca "sıladan yüze”,
Taşı ağlatandır bizim türküler.

“Çeşm-i siyahım” la derdim uyandı,
“Bir of çektim” dağlar kana boyandı,
“Yandı Çukurova” âhımdan yandı,
Dilde “Mihriban” dır bizim türküler.

Karadeniz kemençeyle coşuyor,
Her nağme içinde hüzün taşıyor,
"Eşref Bey Ağıdı” yürek deşiyor,
Hançerden yamandır bizim türküler.

Yaz “Kâtibim”; “Gemilerde tâlim var”,
İstanbul’da “Bahriyeli yârim var”,
“Aman doktor” benim dertli hâlim var,
Hastaya Lokman’dır bizim türküler.

“Bitez Yalısı” nda oturur zeybek,
"Çökertme” söyleyip, diz vurur zeybek,
Efeden kızana dik durur zeybek,
Zâlime isyandır bizim türküler.

Meriç, selâm söyler dertli Aras’a,
Erciyes el eder Ağrı’ya, Kars’a,
“Ezgiden bir köprü” nerede varsa,
Oraya revândır bizim türküler.

"Şu uzun gecenin” yorgun düşünde,
Erzurum’da “Sarı Gelin” peşinde,
Hasret ocağının aşk ateşinde,
Aşk-ı gülistandır bizim türküler.