Tv dizileri

Abone Ol

Uzun süredir yazmak istediğim bir konuydu. Daha önce de yazmıştım dizilerde ki fütursuzluğu. Bu ülke de adalet olmadığı gibi rtük de yok sanırım. Çünkü diziler gitgide ahlaksızlığın hayasızlığın üstüne koyarak gidiyor. Sadakatsiz diye bir dizi başladı. Oyunculuklar süper ama konu ve senaryo rezil. Dizinin konusu; adam evli bir oğlu var eşini kendinden yaşça küçük bir kadınla aldatıyor hamile bırakıyor. Orda şöyle bir replik geçiyor ben iki kadınıda seviyorum ikisinide aynı anda başka türlü seviyorum. İnsan aynı anda iki çocuğunu sevebiliyor iki kadını neden sevmesin diyor. Yok artık! Daha neler! Ne ala memleket! Ne yardan, ne serden diyor, ikiside benim olsun diyor. İki çocuk sevmekle iki kadın sevmeyi bir tutuyor. Evli bir adamın karısını aldatması hem eşini hem başka bir kadını sevmesi normalleştiriliyor ve bu öyle duygusal bir hal alıyor ki üçüncü de bizden sana feda olsun, onunda seversin sen diye bağrımıza basasımız geliyor. Neyin duygusu mantığı bu. Bu aşk değil ki bir insan nasıl iki kişiyi birden sevebilir nasıl vicdandır bu. Nasıl yüzsüzlüktür. Türk erkeğinin kafasına vura vura bunu empoze ediyor sizde yapabilirsiniz sevebilirsiniz diyor, sonra aldatılan kadının intikamı çıkıyor bırakıp gitmek yerine intikam alıyor diğer dizilerde mafya dizisi. Adam psikopat vuruyor öldürüyor. Babası mafya,oğlunun her pisliğini temizliyor. Sen vur kır öldür ben temizlerim diyor ama oğlu tek başına koca bir hiç. Hep arkasında bir güce ihtiyaç duyuyor. Baba parası yiyor baba parasıyla babasının gücüyle hürmet saygı görüyor psikopatlık bulunmaz nimet gibi gösteriliyor herkes birbirini öldürüyor lüks villalar lüks evler kirli paralar entrikalar şaşalı kıyafetler tokatlar yumruklar havada uçuşuyor.. dizide ağzında sigara elinde alkol olanın görüntüsü karartılıyor ama şiddet görüntüleri gözümüze sokuluyor ekran karartılmıyor vay anasını..entrikasız dizi olmuyor mu bal gibi oluyor.. bizimkiler mahallenin muhtarları süper baba ikinci bahar ne müthiş dizilerdi bizim böyle bir zamanda böyle dizilere ihtiyacımız var.. ruhsal olarak rahatlamaya bir olmaya kafa dağıtmaya aile olmaya ihtiyacımız var..kızım bir giydiğini bir daha giymiyor para yetiştiremiyorum diyen arkadaşım var ..özeniyor gençler.. çünkü en deli çağlarında ergen dönemlerinde beğenilmek takdir edilmek onaylanmak istiyorlar..gençler bu dizileri hem örnek alıyorlar hem özeniyorlar mafya olmaya psikopatlığa şaşalı ama mutsuz hayatlara gurursuzluğa en yakın arkadaşının kocasını karısını ayartmaya özendiriliyorlar..bomboş duygusuz omurgasız nesil yetişiyor.. netflixten önce bizim dizilerimiz elekten geçirilmeli.. bizler ata erkil toplumuz ahlakımız gelenek göreneklerimiz var aile olarak birbirimize sorumluluklarımız var hepimizin duyguları var onu da severim onu da deme hakkına sahip değiliz ..bir kalbe iki kadın sığmaz sığamaz hersey sığar ama kadın sığmaz tek kadın sığar bütün kalbi kaplar..beni en çok üzen olaylardan biride çukur diye bir dizi var dizide Neşet Ertaş türküleri çalıyor çoğu genç Neşet Ertaş türkülerini o dizide tanıdı Mahzuni Şerif türkülerini o dizide tanıdı..sonra bu türkü Çukur dizisinde çalan türkü değil miydi diyorlar hayır kardeşim!!bizim Neşet’lerimiz Mahzuni ‘lerimiz hep vardı hep çalıyordu hep de çalmaya yaşamaya devam edecek böyle bir dizi de onları tanımaları acı ..ama yanımdan geçen bir araçtan Neşet Ertaş Türküsü duymak beni çok mutlu ediyor..herkesin hayatı kendine kimse kimsenin yaşantısını kılığını kıyafetini düşüncesini tercihini eleştiremez ama konu psikopatlığa vurmaya kırmaya bir kalpte iki kadına yer vermeye geliyorsa kadının gururu ayaklar altına alınıyorsa değersizleştiriliyorsa bir kadın olarak susamam..benim eleştirim bu ahlaksızlığa.. İzleyene, izlettirene..