Üniversite de bizim Yozgat da…

Abone Ol

Üniversitenin hangi şartlarda kurulduğunu, böylesine önemli bir kazanımın şehre neler katabileceğini yokluğunda daha çok anlıyoruz.
Özellikle pandemi sürecinde öğrencisiz Yozgat, suyu çekilmiş göle dönüşüverdi.
Tek başına öğrenci mi?
Üniversiteyi anlama ve anlatmak adına daha çok zamana ihtiyacımız varken, özellikle anlama adına bir o kadar kısıtlı bir zaman dilimi içerisindeyiz.
Dünyanın ve dahi ülkemizin kendi içinde yarış halinde olduğu bir çağda, boşa geçen, hele hele kısır söylem ve eylemlerle geçen zaman diliminin zararını varın siz hesap edin.
Yozgat Bozok Üniversitesi, yaşadığımız şehrin kalbi gibi.
O kalp, şehre hayat veren, dinamiklerini canlandıran, ruhla bedenin buluşmasına katkı sağlayan çok önemli bir değer, müessese, kurum...
Az önce de ifade ettim, üniversiteyi çoğu zaman biz basın mensupları dahi anlama ve anlatma adına yetersiz/eksik kalabiliyoruz.
2006 yılında müstakil üniversite olduğunda tıpkı tılsımlı bir değnekle Yozgat’a dokunacaklar, şehrin kaldırımları, dükkanları, sokakları etrafa para saçan, alışveriş yapan öğrencilerle dolacak diye düşündük.
Masumane beklenti aslına bakarsanız, ancak zaman gösterdi ki üniversite demek aslında bir zihniyet değişimi ve dönüşümü demek!
Esnaf, sanayi, tarım hatta basın sektörü…
Ve dahi siyaset!
Kendi içinde yetkin, etkin, kurumsal, yenilikçi, yarışa hazır ve her daim kendi içinde yarış halinde olan bir üniversite neler yapamazdı ki Yozgat’a.
Evet, yıllarla birlikte çok şeyler kattı, ve bundan sonraki süreçte Yozgat adına sağlayacağı kazanımları Allah ömür verirse hep birlikte göreceğiz.
Kısa zamanda maalesef çok yorduk, yıprattık, öyle zamanlar oldu rektörlük seçimlerinde siyasi salvo ve karanlık oyunların gölgesinde kaldı.
Yozgat gibi siyasetin etkin ve de kendi içinde çekişmeleri olan bir şehirde üniversitenin yarınlarını hazırlamak hem kolay hem de bir hayli zor.
O yüzden şahsi beklentilerin ötesinde, koltuk belasına değil işinin hakkını vererek, makama güç katmak adına yönetilen bir üniversite rektörü olmalıydı.
Evvela bu mana da az/çok hizmet üreten rektörlerden ve en alt kademedeki emektarları var olsun, sağolsun.
Az önce saydığımız özellikler ve dahi saymadıklarımızı da yan yana koyduğunuz da Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Ahmet Karadağ’ın, üniversitesi adına ortaya koyduğu iradeyi en başından beri önemsediğimi belirtmek istiyorum.
Dün, üniversite ile alakalı bir konuyu (konunun detaylarını haber sayfamızda bulacaksınız) aydınlatmak adına basın mensupları ile bir araya geldiğinde sarf ettiği şu cümleler oldukça manidar ve dikkate değerdi; “Lütfen üniversitemizi yıpratmayalım. Şahıslar gelir geçer ancak üniversite kalıcı….”
Kısa süre önce müstakil üniversite hüviyetini kazanmış ancak yine o kısa zaman diliminde yıpratılmış, hak etmediği muamelelere maruz kalmış bir üniversite için söylenebilecek en manidar ifade aslında Sayın Karadağ’ın ki.
Bu anlamda Sayın Rektörümüze ve ekibine ortaya koydukları özellikle dik duruş ve makama kattıkları güçten ötürü bir basın mensubu olarak teşekkür ederken, yanlışa yanlış diyebileceğimiz gibi aslında Yozgat’ın aynası olan üniversitemize hep birlikte sahip çıkalım diyorum.