Bu şehirde bazen bir gülümseme, bazen bir omuz, bazen de koca yürekli bir adım her şeyden kıymetlidir. Hele ki o adım, karşılıksız, beklentisiz, memleket sevdasından atılıyorsa, işte o zaman adına “vefa” denir.
Geçtiğimiz günlerde tam da böyle bir vefa öyküsüne tanık oldum. Yozgatlı başarılı iş insanı, MC Sistem Yönetim Kurulu Başkanı Celal Aral, Kadınlar Hentbol 1. Ligi’nde mücadele edecek Yozgat takımına sponsor oldu.
Belki dışarıdan bakınca sadece bir sponsorluk, ama içeriden görene “küllerinden doğan” bir takımın hikayesi… Kulüp Başkanı Ebubekir Uçar, şehrimizin tanınan bir ismi, benim de yıllardır dost bildiğim bir hemşehrim. Onun da bu işe girerken tek amacı, şehre katkı, genç kızlarımıza destek… İmza törenini oğlum Fazlı ile birlikte takip ettik.
Bir ara Fazlı’ya dönüp dedim ki:
“Bak oğlum, siyasi, ticari ya da başka emeller olmadan şehrine vefa göstermek böyle olur.”
O an, babadan oğula bir ders gibiydi.
Teşekkürler Celal Aral, teşekkürler Ebubekir Uçar, teşekkürler Teknik Direktör Ragıp Demirman ve teşekkürler kızlar… Ben sizi şimdiden şampiyon görüyorum, inşallah öyle olacak.
KEÇİÖREN’DE BİR YOZGATLI RUHU
Ankara’nın Keçiören’i…
Bizim için Yozgat’tan sonraki ikinci yuvamız. Bir milyon Yozgatlı’nın yaşadığı Ankara’da en yoğun nüfuslardan biri de burada. Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan, aslen Sivaslı ama yüreği Anadolu’nun tam ortasından.
Birkaç kez görüşme imkanım oldu; geçtiğimiz hafta da Yozgat’ta misafirimizdi.
Mesut Başkan’ı tarif etmek gerekirse; hizmet odaklı, halkın içinde, gönlü geniş… Samimiyeti ve duruşuyla Keçiören’de olduğu gibi Yozgat’ta da “bizden biri” gibi hissettiriyor. Oturduğumuz sohbetlerde, Yozgatlılarla Keçiören’de nasıl iç içe olduğunu, her fırsatta fikirlerini aldığını anlattı.
Bu şehirde her zaman hemşehrilik bağı önemlidir; o bağı yaşatmak da yürek işidir. Mesut Özarslan’ın bu yüreğe sahip olduğunu görmek, bana umut verdi.
HAYKO’NUN YOZGATLILIĞI
Ve gelelim haftanın belki de en çok konuşulan olayına: Hayko Çepkin Yozgat’a gelmiş. Kim ne derse desin, bence bizden biri… Kendisi de bunu saklamıyor, inkar etmiyor.
Görüntüsü, tarzı, inancı ne olursa olsun, “Yozgatlıyım” diyorsa, bu bana yeter. Çünkü Yozgatlılık sadece nüfus cüzdanındaki bir yer değil, bir aidiyet meselesi.
Hayko ile daha önce samimi bir söyleşi yapmak istedik, sizlere duygularını aktarmak istedik ama nasip olmadı. Belki de zamanı değildi.
Sorgun meydanında “Yozgat Sürmelisi”ni söylerken gördüm; inanın o an milliyetçiyim diyen birçok kişiden daha milliyetçi, daha duyarlıydı.
Bazen memleket sevgisi kravatla, takım elbiseyle değil, yürekle gösterilir. Hayko’nun bu sahne performansı da tam olarak öyleydi.
Her şeye rağmen, onun sayesinde Yozgat farklı ama özel bir ruhla tanıtıldı. Kimisi “Bu da nereden çıktı?” dedi, kimisi “Ne güzel bir renk kattı” diye düşündü. Ben ikinci taraftayım. Çünkü Yozgat, içine her rengi katan, ama kendi özünü koruyan bir şehir olmalı.
BİR HAFTA, ÜÇ FARKLI VEFA
Bu üç olay bana şunu hatırlattı: Memleket sevgisi, sadece seçim zamanı hatırlamak değil, yılın her günü, her alanda yaşatmaktır. Celal Aral’ın hentbol takımına desteği, Mesut Özarslan’ın hemşehrilik ruhu, Hayko’nun Yozgat Sürmelisi’yle yarattığı atmosfer… Bunlar birbirinden farklı ama aynı duygunun yansımaları.
Belki de Yozgat’ın en çok ihtiyacı olan şey tam da bu: Siyasi görüşü, memleketi, tarzı, mesleği ne olursa olsun, “biz” diyebilen insanların çoğalması. Çünkü “biz” dediğimizde, aramıza ne mesafe kalır, ne önyargı… O zaman spor sahaları tribünlerle, meydanlar türkülerle, şehirler ise umutla dolar.
Haftaya böyle geçti işte. Bir yanda genç kızlarımızın sahadaki mücadelesi, bir yanda Ankara’dan esen dostluk rüzgarı, diğer yanda farklı bir renk ama aynı memleket sevgisi… Hep dediğim gibi; Yozgat’ın ruhu, sadece haritada değil, yürekte taşınır.