YALNIZLIK ŞİİRİ
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler…
Orhan Veli Kanık
Yalnızlık duygusu üzerine edebiyatımızda yüzlerce şiir yazılmış olmasına karşın kanaatimce yalnızlık duygusunu insanın içine işleyen en güzel şiir yukarıda mısralarını sizinle paylaştığım çok genç yaşta bu dünyadan göçmüş olan Orhan Veli’ye ait “YALNIZLIK ŞİİRİ” dir. Bu şiiri hatırlamama vesile olan ise geçen ay içerisinde İngiltere’de resmen kurulmuş olan Yalnızlık Bakanlığı. Yalnızlık Bakanlığı İngiltere’de 9 milyona yakın yalnız vatandaşın umudu olmak adına kurulmuş bir bakanlık. Yalnızlık Bakanlığı yalnızların kendilerini yalnız hissetmeleri adına İngiltere’de bulunan sivil toplum dernekleri ile ortak çalışmalar yapacak ve yalnızların daha sosyal bir yaşama kavuşmaları için yeni politikalar üretecek. Modern insanın en büyük çelişkisi milyonluk kentlerde yaşamasına rağmen zamanla kendisini yalnız hissetmeye başlaması. Bu konuda 19.yüzyıldan itibaren batı edebiyatında çok sayıda eser verilmeye başlanmış olmasının sebebi ise elbette sanayi devrimi sonrasında milyonluk kentlerin ortaya çıkışı ve bu milyonluk kentlerde yaşayan bireylerin süreç içerisinde kendisine ve topluma karşı yabancılaşması ve bunun getirdiği yalnızlık duygusunun bireyin tüm hayatına hakim olması. Yalnızlık aslında tek başına korkulması gereken bir insanlık hali değil zira yalnızlığınızı değerli kılabiliyor ve sanatsal ve düşünsel üretiminize katkı sağlıyor ise bu tip yalnızlık elbet değerli bir yalnızlıktır. Modern zamanların yalnızlık durumu ise aslında çoklu hayatlarımızın içinde yaşanan bir yalnızlık durumu. Bugünlerde milyonlarca insan sosyal medya ağları üzerinden diğer insanlarla sanal arkadaşlıklar kuruyor . Sosyal medya ağları üzerinde binlerce sanal arkadaşı olan günümüz bireyi bu sosyal ağlar vasıtasıyla gerçekten yalnızlığını yenebiliyor mu? Eğer bu soruya evet diyebilseydik sanırım bir yalnızlık Bakanlığına pek de ihtiyacımız olmazdı. Demek ki sosyal medya yalnızlığın ilacı değil. Ülkemiz ‘de de yalnızların sayısı gün geçtikçe artıyor çünkü ülkemiz artık nüfusun yüzde doksanının şehirle yaşadığı bir ülke konumunda . Şehirleşmenin getirdiği yalnızlık hali de tam bu nedenle çok daha iyi bir biçimde hissediliyor. Kentleşmenin getirmiş olduğu en önemli sonuçlardan biri ailenin giderek çözülüyor olması bu çözülme ile birlikte daha bireysel bir toplumsal yapıya doğru dönüştüğümüz açık. Bu dönüşen toplumsal yapı karşısında modern birey tutunacak bir dal arıyor fakat çoğunlukla bu pek mümkün olmuyor. Ülkemizde yaşlı nüfus giderek artıyor gelecek 15 yıl içinde yaşlı nüfusun oranı ülkemizde 15 milyona yakın bir rakama ulaşacak ve bununla birlikte yaşlılık döneminin getirdiği yalnızlık hissi de toplumun büyük bir çoğunluğunda hissedilecek. Bugün Japonya’da yaşayan 50 yaşındaki kadın ve erkeklerin altıda biri hayatları boyunca hiç evlenmemiş durumdalar. 127 milyonluk Japon nüfusu gelecek 30 yıl içinde 40 milyonluk bir azalma yaşayacak. Örneğin yine Japonya’da bugün gençlerin çok büyük bir çoğunluğu evlenmek istemiyor ve 1 milyonun üstünde genç Japonya’da gerçek bir ilişki yerine bilgisayar üzerinden kurulan sanal karakterlerle ilişki yaşıyor ve evlerinden çıkmıyorlar. Polonya hükümeti de geçenlerde yayınladığı bir reklam kampanyasıyla gençleri evlenmeye teşvik etmeyi amaçladı fakat Polonya’da da durum giderek gençlerin bireysel bir yaşamı tercih ettiği yönünde. Doğu Avrupa ülkelerinin bir çoğunda artık nüfus nerdeyse hiç artmıyor. Örneğin komşumuz Bulgaristan’da bu sorundan muzdarip durumda. Görüldüğü üzere gelişen ve gelişmekte olan bir çok ülkede yalnızların nüfusu hızla artıyor. Görünen o ki ülkemizde ve diğer ülkelerde yakın gelecekte aynen İngiltere’de olduğu gibi yeni Yalnızlık Bakanlıkları kurulması düşünülebilir. Bizler şimdiden ülke olarak yalnızlık üzerine düşünmeye başlasak çok iyi ederiz kanaatindeyim. Sözlerime şiirle başlamıştım şiirle bitirmek isterim: “Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan...
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan...
Paylaşılmaz.
Özdemir Asaf