Yaşayamaz mıyız?

Abone Ol

Kıymetli okurlar, toplum olarak birçok değerimizden uzaklaştığımız gibi birçok değerimizi de kendi elimizle ayaklar altına alıyoruz...
Artık toplum olarak dedikodu, gıybet, yalan, yafta, iftira gibi şeylerden fersah fersah kaçmamız gerekirken bunların içine batmış durumdayız.
Dedikodu, gıybet, yalan, yafta, iftira gibi şeylerin hayatımızda hiç olmaması gerekirken sanki bunlar hayatımızın bir parçası gibi yaşıyoruz.
Bunlar hayatımıza da olmadan yaşayamaz mıyız?
Korkmamız gereken şeylerden neden korkmuyoruz artık.
İmanımız mı azaldı? Allah’tan mı korkmuyoruz. (hâşâ)
Cehennemin varlığı bize hiçbir şey hatırlatmıyor mu?
Cehennemin ateşine odunumuzu kendi elimizle götürmüyor muyuz?
Toplum olarak edebî ve ahlâkî olarak o kadar çok bozulduk ki dinliyoruz ama duymuyoruz. Görüyoruz ama uygulamıyoruz.
Tüm güzellikler biz insanoğlu için bahşedilmişken biz şükrün neresindeyiz.
Layıkıyla şükür edebiliyor muyuz?
Kötü söz ve kötülüklerden uzak durup, İyiliğe güzelliğe vesile olabiliyor muyuz? Ya da olmak için çaba gösteriyor muyuz?
İçimizde kötülük olmadan ya da beslemeden yaşayamaz mıyız?
Kalem Suresi 10-12. ayetler: “Onlara, ‘Allah’ın yarattığını iftira ederek mi inkâr edeceksiniz? ‘ de. Eğer öyleyse, yalan uyduranlar giderken yanlarına tutacakları ne bir güçleri ne de bir yardımcıları vardır. Allah, bu yalanlamaları kaydedecek, yaptıklarını da arttıracaktır.
Nisâ / 112. Ayet
Kim de bir hata yapar veya günah işler de sonra onu suçsuz birinin üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.
“Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Yapmış olduklarına, dilleri, elleri ve ayaklarının, aleyhlerinde şahitlik edeceği gün onlar için çok büyük bir azap vardır.” (Nûr ; 23)