Yazdığınız Romanı Okuyun Diyecek Bir Gün

Abone Ol

Doğmak da elimizde değil, ölmek de; her ikisi de bizleri yaratan Yüce Allah’ın elinde. İnansak da inanmasak da bu gerçeği değiştirme gücüne sahip değiliz. Velhasıl bizi dünyaya getiren, belli bir süre yaşatan ve hayatı ölümle sonlandıran da Yüce Yaratıcı olan Allah’tır. Hepimiz bazen “Allah’ın kuluyuz” der geçeriz…

İnsan hayatı bir roman gibidir; herkesin romanı farklıdır. Kimi sıkıntılı, kimi keyifli, kimi de hüzün dolu… Bu romanı biz yaşayarak yazarız. Romanın sonunda bir ders çıkarırız; fakat o ders için çoğu zaman iş işten geçmiş, ömür denen sermaye tükenmiş olur.

Peki, biten romanlardan gerçekten ders çıkarıyor muyuz? Çıkarmış gibi oluruz ama bir süre sonra yine unutur, bildiğimiz hayatı yaşamaya devam ederiz. Şöyle çevremize baktığımızda ne ilginç hayatlar, ne ilginç sonuçlar görüyoruz değil mi? Romanı sevinçle dolu olanların yanı sıra oldukça hüzünlü olanlar da var. Sevinenlerle sevinip üzülenlerle üzülüyoruz; ancak zaman bize yine çalım atıyor.

Doğmak da ölmek de elimizde değil ama bu romanı doğru düzgün yazmak elimizdedir. Neden mi? Çünkü bizi yaratan Allah, binbir çeşit yiyecek, binbir çeşit imkân yaratmış; en şerefli varlık olan insana akıl denilen büyük bir nimet vermiş, küllî irade bahşetmiş ve tercihi insana bırakmıştır.

Ucu bucağı görünmeyen gökyüzü ve yeryüzü Allah’ın nimetleri ile donatılmıştır. Buna ilaveten, insan bir takım gerçekleri tek başına algılayamaz diye ilahi buyruklarla peygamberler gönderilmiştir. Peygamberlere, Cebrail adlı kutlu melekle vahiy ulaştırılmış; Yaratan’ın hükümleri insanlara bildirilmiştir ki insan hayat romanını onurlu ve şerefli şekilde yazsın…

Peygamberler olmasaydı ilahi buyrukları öğrenebilir miydik? Hayır. Neyin haram, neyin helal; neyin iyi, neyin kötü olduğunu kavrayabilir miydik? Hayır. Helalde hayır, haramda şer var mı? Evet. Helallerde insan için bir güzellik, haramlarda ise bir çirkinlik ve tehlike vardır. Bunu araştırdığınızda görürsünüz.

Ey hayat romanını kendi elleriyle yazmaya devam eden kutlu insan; yol uzun değil kısadır, ömür sonsuz değil sınırlıdır, hayat anlamsız değil bir amacı vardır. Senin çıkarabileceğin ders de bu amaçta gizlidir. Ya insan gibi yaşayıp örnek bir roman bırakacaksın ya da keyfince yaşayıp hüzünlü bir hikâyenin içinde telef olup gideceksin.

Romanın başkahramanı olarak belirlenen sen; Yaratan’ın buyruğuna kulak vermek, şerefli ve onurlu — insana yakışan bir hayat sürmek senin elindedir. Ömür yolculuğun bitecek, rızık tükenecek, sana verilen emanet günü gelince alınacak ve yine O’nun huzuruna döneceksin. O ilahi Yaratıcı “Oku kitabını!” buyurduğunda hayrete düşüp “Ben bu romanı mı yazdım? Hepsini unutmadan kaydetmişim…” diye hayıflanacağız. Ama geriye dönüş olmayacak.

Nereden biliyoruz deme; bütün bunları bize ilahi temsilcileri olan peygamberler haber verdiler… Emir de buyruk da hayat da Allah’tandır. Gel, hayat denen bu romanı şerefli, onurlu ve insana yakışır şekilde yazmaya gayret et ki romanının sonu acı bitmesin.

Saygılarımla…