Devletin bir "ana" gibi vatandaşını kucaklaması gerektiğini vurgulayan Adıgözel, ceza odaklı sistemin yerine eğitim ve mükâfat temelli bir yaklaşımın benimsenmesi çağrısında bulundu.
Adıgözel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Devlet ANA olmalı, vatandaşını kucaklamalı, kendini sevdirmeli. Devlet insanını eğitmeli, hapishanelerin yerini okullar almalıdır. Ceza yerine mükâfat, iş, aş temin etmelidir."
Hukuk Devletinde “Tuzak” Olmaz
Türkiye’de devletin, bireyin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırmak yerine, bu kurallara uyma alışkanlığını kazandırması gerektiğini belirten Adıgözel, özellikle trafik cezalarına ve uygulamalarına yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Hız limiti uyarı levhası olmayan yerde suçlu aranmamalı diyen Adıgözel, sürücülere yönelik cezai uygulamaların eğitimden yoksun şekilde yürütülmesini “vatandaşa tuzak” olarak nitelendirdi.
Kimi zaman tepe arkasına, kimi zaman ağaçlık bir alana çekilen radarlar, acımasız avcılar gibi avını beklememeli, sözleriyle radar uygulamalarına da tepki gösteren İl Başkanı, trafik polislerinin asli görevinin ceza kesmek değil, can güvenliğini sağlamak olması gerektiğini söyledi.
“Yapısal Değişim Şart”
Türkiye’de devlet-birey ilişkisinde köklü bir değişimin şart olduğunu belirten Adıgözel, şunları kaydetti: “Türkiye'de devlet-birey ilişkilerinde kökten değişiklikler yapmanın zamanı geldi ve geçiyor. Bu değişiklikleri hayatın farklı alanlarında görmeliyiz. Devlet önce vatandaşını eğitecek, sonra kural koyacak. Ceza son çare olmalıdır.”
Son olarak, değerlerimizin sevgi, saygı, şefkat ve merhamet gibi kavramları hatırlattığını ifade eden Adıgözel, devletin vatandaşına yaklaşımında bu değerlere uygun davranması gerektiğini belirtti.