1931 doğumlu Gül, uzun ve sağlıklı yaşamının sırrını “doğal beslenmek, canının istediğini yemek ve hayattan keyif almak” olarak özetliyor.
Küçük yaşlardan itibaren çalıştığını belirten Ali Gül, "Babamın evinden bir kat yatakla ayrıldım. Kendimi ticarete attım. Gece gündüz çalıştım, kimseye muhtaç olmadım. Neye uzandıysam Allah bana dört dörtlük kuvvet verdi. Hiç zarar etmedim" diyerek hayatının çalışkanlıkla geçtiğini ifade etti.
"Tereyağ, Kaymak Yerim, Yoğurtsuz Sofraya Oturmam"
Beslenme alışkanlıklarına da değinen Gül, “Tereyağ, kaymak yerim. Yoğurtsuz yemek yemem. Dünyada ne iyiyse onu yedim. El alem başka şey yerken ben kuzu yedim. En kıymetli yemekleri yedim. Şimdi olsa İskender kebabı yerim, paça çorbası içerim” diyerek, hayatı boyunca doğal ve kaliteli gıdalar tükettiğini söyledi.
Bahçesinde Huzurlu Bir Yaşam
Evinin çatısında bulunan yemyeşil bahçesinde zaman geçiren Ali Gül, burada çiçeklerini sulayıp kekliklerinin bakımını yapıyor. Temizliği ve düzeni elden bırakmayan Gül, 35 yıl önce kendi elleriyle yaptığı terasta yaşamını sürdürüyor. Eşini 4 yıl önce kaybeden Gül, çocuklarının zaman zaman kendisini ziyaret etmesini istediğini dile getirdi.
"Kendisini Hiç Esirgemez"
Yeğeni Yusuf Gül de amcasının hayat tarzını överek, "Amcamın yaşadığı hayat çok güzeldir ve düzgündür. Bol yer bol içer. Kendisini esirgemez. Organik beslenir. Yoğurt, süt, ayran, bal, tereyağı yer. Her sebze meyveyi tüketir. Ticaretle uğraştı, hiç zarar etmedi" sözleriyle anlattı.
Ali Gül’ün yaşam hikayesi, sağlıklı ve huzurlu bir ömrün sırlarını arayanlara ilham veriyor. Doğal beslenme, çalışkanlık ve yaşamdan keyif alma felsefesi, onun 94 yılı geride bırakmasında önemli rol oynamış gibi görünüyor.