Hayat kimi zaman yokuş yukarı kimi zamansa yokuş aşağı, gaza, fazladan bir güce ihtiyaç duymadan gider.
Her ne tarafa giderse gitsin koşuşturan, planlar yapan ve zamanı hayata yetiremeyen bir serüvenin içindeyizdir çaresiz.
Çaresizliğimiz maalesef yoğunluk adı altında giderek artıyor.
Çaresizliğimiz dermanı bizde olan ancak şifa arayamadığımız bir hastalık haline geldi.
Hep bir koşturmaca hep bir telaş hep bir yetişememe durumu. Yediğimiz yemek, içtiğimiz su, uyku hayata dair ne varsa tat alamaz olduk bu yüzden.
Ne uyuduğumuzu ne yediğimizi biliyoruz.
Hormonlu dünya dedikleri bu olsa gerek.
Zamanı yetiremediğimiz hayat acı bir frenle başımızı cama vurduğumuz an gerçeğin resmini çıkarıverir karşımıza.
Acı frenle başı cama vurmak aslında en iyi ihtimaldir kıymetli Yozgatlılar, bir de camdan fırlamak, hayat otomobilinin altında kalmak gibi sonu daha acı ve dramatik biten durumlar vardır.
Her acı fren tüm yetişemediklerimizi önemsiz kılar.
Her acı fren aslında yeni bir başlangıcın da ta kendisidir.
Her acı fren, bize insan olduğumuzu hatırlatmak adına acı da olsa imkanlar sunar.
O imtihandır ki, en sevdiklerimizle ya da kendimizle sınar.
Mevla hiçbir kulunu evladı ile imtihan etmesin değerli hemşerilerim.
Yiğit Alp de Avşar ailesinin bu dünyadaki en acı frenlerinden bir tanesi oldu.
Yozgatlı bu çocuk.
Aslında nereli olduğunun ne önemi var ki.
Çocuk nihayetinde ve insan.
SMA denilen, tedavisi ciddi maliyetler getiren ve maalesef ülkemizde ne tedavisi ne de bir desteği olan hastalık.
Bakın sosyal medyaya öyle çok çocuk var ki bu hastalıkla mücadele eden.
O çocukların büyük bölümü tedavi için gerekli olan parayı toplamak için mücadele eden aileleri ile gündeme geliyorlar. Tıpkı Yiğit Alp gibi.
Günlerdir kampanyalar düzenleniyor, çağrılarda bulunuluyor, faaliyetler, kampanyalar gibi aklınıza gelebilecek her türlü yol aranıyor Yiğit Alp’in yaşamasına vesile olmak adına.
Son olarak Yozgat’ta, Cumhuriyet Meydanı’nda bir etkinlik yapılacaktı sağanak yağış her şeyi değiştirdi.
Olmadı…
Olanda da olmayanda da hayır vardır deriz ya, olmayandaki hayrın Yiğit Alp’in sağlığına vesile olmasını diliyorum.
Yiğit Alp, kalan meblağ toplanmaz ise ne olacak?
Günahsız, çaresiz yavrucağın gözlerine nasıl bakacağız.
Sahip mi çıkamadık, sahip mi olamadık?
Devletimizin acilen bu tür hastalıklarla mücadele eden çocuklarımız için çalışma başlatması, düzenleme yapması gerekiyor. Aksi halde, israfta zirveyi yakaladığımız bir dünya hayatında sahip çıkamadığımız ömürler de en büyük israftan da yazılır.
Yozgat, az kaldı, sayılı günler.
Masum yavrucak el bekliyor.
Yürek bekliyor.
Dua bekliyor.
Hiçbir şeyiniz yoksa dua. Olanlar da vicdanlarına diyorum…
Mevla imtihanın zorundan korusun.
Amin.