Yoğordum eşki!

Abone Ol

Keşke sadece ekşiyen yoğurt olsa idi, çözmek çok kolay olurdu.

Aldığımız markete gidip;

- Dün ki aldığım yoğurt ekşi. Neden ekşi yoğurdu verdin? Dememiz yeterli oluyor.

Tabi ki market sahibi biraz surat yapıyor ama ne yapsın müşteri her zaman haklı diyor ve değiştiriyor.

Okuduğunuz bu yazıyı hazırlamak için yaptığım araştırmada, bir market sahibi yoğurt sattığı dolabın üzerine “Yoğurtlar Ekşidir” şeklinde bir yazı yazdığını ve yoğurt satışının arttığını okuduğumda çok şaşırdım.

Market sahibinin açıklaması daha da ilginçti. Ekşi yoğurt seven çok müşterim varmış.

Yoğurdu hallettik değiştirdik ve muradımıza erdik.

Peki ekşiyen bizsek ne yapacağız. Değiştirme şansımız nedir?

Problem burada başlıyor. Herkes sattığı malı, kendi işini, tutum ve davranışını övüyor. Kendine yönelik eleştirileri asla kabul etmiyor.

Kusur mu? Kesinlikle kusursuzuz. Bizde kusur olmaz.

Hepimizin kabul ettiği, nefsimize kolay gelen, yalan da olsa güzel sözler ve övgüler.

Bunun dışında kabul etmemiz mümkün değil.

Sanallaşan bir samimiyet, yapmacık dostluklar topluluğu yolunda hızla ilerliyoruz.

Peki sonumuz ne olacak. Fark etmez “Sonunu düşünen kahraman olamaz.”

Ama biz yine de sonumuzu düşünelim. Sonumuz güzel olursa gelecek nesil bizleri hep kahraman olarak hatırlar.

Ne yapmalıyız.? En azından ve en basitinden; Sakin ve sabırlı olmamız galiba yeterli. Evet sabretmek ve sakin olmaz zaman zaman mümkün olmaya bilir veya zor olabilir. Her ne kadar zor olsa da biz yine de sakin olalım.

Hemen her şeye kızmayalım, sinirlenmeyelim. Önce düşünüp sonra uygulayalım.

Şöyle derin bir nefes alalım. Olmadı bulunduğumuz mekânı kısa süreli terk edelim ve sakinleşelim.

Sakinleşince kızdığımız, kırıldığımız, kırdığımız şeylerin aslında çok basit olduğunu görebiliriz.

Trafikte, İş yerinde, alışverişte, daha ılımlı olmaya çalışalım.

Mesela yarın Trafikte yayalara yol vermeyi deneyelim. İşyerinde karşılaştığımız herkese candan bir merhaba diyelim. Alışverişte sakin olalım. Karşımızdaki insanı dinleyelim. Telefonu açtığımızda direk isteğimizi değil önce müsait olup olmadığını soralım.

Bunlar belki küçük ama karşımızdakilerini mutlu edecek hareketlerdir. Böylece belki küçük şeylerle yoğurdumuzun ekşimesini önleye biliriz.

Hoş Kalın Hoşça Kalın.