Çocukluk yıllarında köy düğünlerinin, türkülerinin, bozlakların ve samimi Anadolu sohbetlerinin içinde büyüyen Zeren, bağlamayı sadece bir enstrüman değil; insana, toprağa ve kültüre bağ kuran bir ses olarak benimsedi. Ankara’ya yerleşmesine rağmen Köçekkömü’nün havasını, insanların sıcaklığını ve Yozgat’ın içtenliğini kalbinde taşımayı sürdürdü. Bağlamasının telleri her titreştiğinde, bu ses memleket toprağının yankısı gibi duyuldu.
SANATÇI RUH, YARDIMSEVER KİMLİK
Cem Zeren’i farklı kılan sadece müzik yeteneği değil; insana dokunan gönül genişliği. Ankara’da özellikle ihtiyaç sahibi öğrencilerle ilgili yürüttüğü destek çalışmaları, sessiz ama derin bir etki oluşturuyor.
Yardımlarını çoğu zaman kimse duymuyor, bilinen kısmı ise yalnızca iyiliğin iz bıraktığı kadarıyla ortaya çıkıyor. Onun için iyilik bir eylem değil, karakterin sesi. Aynı bağlama sesi gibi… doğal ve içten.
MEMLEKET BAĞINI HİÇ KOPARMADI
Cem Zeren, Yozgat’ın kültürel birikimini Ankara’da yaşatmayı kendine görev biliyor. Hemşehri dayanışmasına verdiği önem, Anadolu insanının en güzel hasletlerinden biri olan “sahip çıkma” duygusunu diri tutuyor. Gittiği her ortamda memleketini gururla anlatıyor, Yozgatlı olmanın zarafetini, nezaketini ve dürüstlüğünü temsil ediyor.
Bugün Ankara’da yaşayan birçok kişi onu bağlamasıyla içleri ısıtan bir sanatçı, birçok genç ise hayatına dokunan bir abi olarak tanıyor. Köçekkömü’nün yetiştirdiği bu güzel insan, hem sanatıyla hem gönlüyle hem iyiliğiyle örnek olmaya devam ediyor.