Tarih, kültür ve tasavvuf mirasının akademik bakışla ele alındığı etkinlik, Yozgat’ın manevi hafızasını yeniden gündeme taşıdı.
Yozgat Bozok Üniversitesi, şehrin kültürel ve tasavvufi mirasına ışık tutan önemli bir programa ev sahipliği yaptı. Kuruluşunun üzerinden 117 yıl geçen Yozgat Mevlevihanesi’nin ve Mevlevihanenin kurucusu Salih Sabri Dede’nin ele alındığı konferans, hem akademik çevrelerden hem öğrencilerden büyük ilgi gördü.
Programın açılış konuşmasını yapan Üniversite Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, Yozgat’ın tarih ve maneviyat açısından zengin bir şehir olduğuna dikkat çekerek iki etkinliği aynı gün içerisinde gerçekleştirmenin ayrı bir gurur vesilesi olduğunu vurguladı. Rektör Yaşar, akşam gerçekleştirilecek Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin 752. Vuslat Yıldönümü ve Şeb-i Arus Töreni’nin, Yozgat’ta ilk kez düzenlenecek olmasının da tarihî bir nitelik taşıdığını ifade etti.

“Medeniyetimizin Mirasını Yaşatmak Üniversitenin Görevlerinden Biri”
Rektör Yaşar, konuşmasında Mevlânâ’nın yalnızca yaşadığı döneme değil, çağlar ötesine uzanan bir ışık olduğunu belirterek şu sözlere yer verdi:
“Mevlânâ, Kur’an ve Peygamberimizin sünnetinden beslenen tasavvufi öğretileriyle insanlığa sevgi, hoşgörü ve kardeşlik ufku açmış büyük bir manevi önderdir. Yozgat’ın da tarih boyunca bu mayadan pay aldığını unutmamalıyız. Şehir üniversitesi olmanın gereği, bu mirası araştırmak, kayıt altına almak ve gelecek nesillere aktarmaktır.”
Rektör Yaşar, Yozgat’ın Hacı Bayram-ı Veli, Ahi Evran, Yunus Emre, Emirci Sultan gibi pek çok maneviyat büyüğüyle gönül bağının bulunduğunu, Mevlevihanenin ise bu coğrafyanın irfan geleneğinin önemli bir halkası olduğunu vurguladı.

Yozgat’ın Manevi Hafızasına Akademik Derinlik
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen EKİTKAM Müdürü Kamil Büyüker, Yozgat’ın yalnızca fiziki yapılarıyla değil; gönül dünyasını şekillendiren tekkeleri, zaviyeleri ve ilim geleneğiyle bir şehir kimliğine sahip olduğunu belirtti. Büyüker, Prof. Dr. Sezai Küçük’ün Yozgat Mevlevihanesi üzerine kaleme aldığı makalenin, bu alandaki ilk akademik adımlardan biri olduğunu söyleyerek teşekkürlerini sundu.
Büyüker ayrıca, gençlerin her gün önünden geçtiği Şeyh Necdi Mescidi’nin aslında eski Yozgat Mevlevihanesi olduğunu vurguladı: “O yapı bir mescit olarak bilinse de esasen Mevlevihanedir. Hamûşan kısmı, dedelik mührü ve tarihi dokusuyla bu şehrin hafızasında çok önemli bir yeri vardır.”

Tasavvufî Hayatın İzinde
Programın ilk konuşmacısı, araştırmacı yazar Burhanettin Kapusuzoğlu oldu. Kapusuzoğlu, dinleyicileri Yozgat’ın tarihî yolculuğunda derin bir manevi keşfe çıkardı.
Soğukluk Dağı’ndan Armağan Yurdu’na, Emirci Sultan’dan Danişmentli dönemine kadar uzanan geniş bir perspektifle bölgenin tasavvufi geçmişini aktaran Kapusuzoğlu, Anadolu’nun bu topraklarda nasıl yoğrulduğunu ayrıntılarıyla anlattı.

Yozgat’ın tasavvufi hayatında Osman Paşa Tekkesi’nin özel bir yer tuttuğunu belirten Kapusuzoğlu, 1240 yılından 1925’e kadar kesintisiz hizmet veren bu yapının, bölgedeki irfan geleneğinin merkezi olduğunu ifade etti. Tekkelerin arşivlerine, vakıf kayıtlarına ve manevi silsilelere dair önemli bilgiler paylaşan Kapusuzoğlu’nun anlatımı katılımcılardan büyük ilgi gördü.

“Manevi Mirası Diriltmek Akademik Bir Sorumluluktur”
Programın son konuşmacısı Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Küçük, Yozgat Mevlevihanesi ve kurucusu Salih Sabri Dede üzerine yaptığı akademik çalışmaların sahada bir karşılık bulmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Prof. Dr. Küçük, Osmanlı’nın son dönem Mevlevihaneleri içinde Yozgat’ın özel bir konumu olduğunu belirterek: “Tekkeler ve zaviyeler dün ne kadar önemliyse bugün de aynı önemi taşımaktadır. Geçmişin bu manevi mekteplerini yalnızca yapısal olarak değil, fikir dünyasıyla birlikte diriltmek akademik bir sorumluluktur.” dedi.
Küçük, Mevlevihanede yeniden Mesnevi okumalarının yapılaması, Yozgat’ın tüm zaviyelerinin kayıt altına alınması ve tasavvufi mirasın belgeye dönüştürülmesi gibi önerilerde bulunarak sözlerini tamamladı.

Salih Sabri Dede ve 117 Yıllık Yozgat Mevlevihanesi
1907 yılında Salih Sabri Dede tarafından kurulan Yozgat Mevlevihanesi, 20. yüzyıl başlarında Orta Anadolu’nun önemli tasavvuf merkezlerinden biri olmuştu. Mevlevihane, sema meşkleri, Mesnevi dersleri ve irfan mektebi kimliğiyle şehrin kültürel damarında yer edinmiş; günümüzde ise Şeyh Necdi Mescidi olarak bilinen yapıda izleri yaşamaya devam etmektedir.

Akademik isimlerin vurguladığı ortak nokta, Yozgat’ın bu mirası yalnızca tarih kitaplarında değil, kültürel yaşamında da yeniden canlandırabileceği yönünde.
“Yozgat’ın Değerleri” Programı’nın yedincisi olan bu etkinlik, hem akademik hem kültürel anlamda şehrin manevi hafızasını tazelemeyi başardı.
Konuşmacıların ortak mesajı ise şu oldu: Yozgat’ın kültürel hafızasını oluşturan tekkeler, zaviyeler, manevi önderler ve tarihi yapılar; yalnızca geçmişin hatırası değil, geleceğin de ilham kaynağıdır.





