Uz. Dr. Koral, talaseminin genetik geçişli bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, hastalığın hem taşıyıcılık hem de ağır hasta formunun bulunduğunu ifade etti.
Talaseminin 3 Tipi Bulunuyor
Dr. Koral, talasemiyi şu şekilde sınıflandırdı:
Talasemi Minor (Taşıyıcı Tip): Genellikle hafif derecede kansızlık dışında ciddi bir sorun oluşturmaz.
Talasemi Major (Hasta Tip): En ağır formudur. Her iki ebeveynin taşıyıcı olduğu evliliklerde doğan çocuklarda görülür.
Talasemi İntermedia: Hastalığın daha hafif seyreden tür.
Belirtiler Bebeklikte Başlayabilir
Talaseminin belirtilerinin genellikle yaşamın ilk yılında ortaya çıktığını belirten Dr. Koral, “Solukluk, halsizlik, büyüme ve gelişme geriliği, dalak büyümesi gibi bulgulara rastlanabilir. Tedavi edilmediğinde yüz kemiklerinde değişiklik ve karakteristik 'talasemik yüz' görünümü gelişebilir" dedi.
Tanı ve Tedavi Süreci
Tanının ilk aşamasında tam kan sayımı ve demir parametrelerinin değerlendirildiğini kaydeden Dr. Koral, tanının netleşmesi için hemoglobin analizi ve genetik testlerin yapıldığını söyledi. Tedavide ise kan nakli, dalak alınması (splenektomi), demir birikimini önleyici tedaviler, kök hücre nakli ve son yıllarda geliştirilen gen tedavisinin yer aldığını belirtti.
Talasemi Önlenebilir Bir Hastalık
Dr. Koral, talaseminin kalıtsal olmasına rağmen önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizdi: “2003 yılından bu yana ülkemizde uygulanan Hemoglobinopati Kontrol Programı ile evlilik öncesi tarama testleri yapılmakta. Her iki eş adayı taşıyıcı ise bebeklerinde hastalık riski yüksek oluyor. Ancak bu çiftler, genetik danışmanlıkla sağlıklı bebek sahibi olabilir.”
Dünya Talasemi Günü vesilesiyle yapılan bu uyarılar, toplumun bilinçlenmesi ve hastalığın gelecek nesillere aktarımının önlenmesi açısından kritik bir rol oynuyor.