Cemil Çiçek – Lutfullah Kayalar Dönemi: Siyasette Rekabet ve Nezaketin Homojenliği ile başlayalım konuya.
Yozgat siyasetine baktığınızda ilk olarak Cemil Çiçek-Lutfullah Kayalar isimleriyle karşılaşıyoruz. İki güçlü aktör, aynı siyasi çatı altında yer almalarına rağmen bir rekabet dinamiği sergiliyordu. Ne var ki bu rekabet çoğunlukla yerel kazanımlar eksenine dönük, kentin gelişimini hedefleyen bir zemin üzerinden ilerliyordu.
Elbette bireysel makam kavgası yok değildi; yine de bu kavga, Yozgat menfaatiyle kıyaslandığında gölgesini orada bırakıyordu.
Yani rekabet vardı, ama siyaseten yalın, ölçülü ve saygılıydı.
BEKİR BOZDAĞ – YUSUF BAŞER: GÖRÜNÜM VE REALİTE ARASINDA SİYASET
Son 25 yılın Yozgat temsilcileri olarak Bekir Bozdağ ile Yusuf Başer öne çıkıyor. İktidar gücünü elinde tutan bu iki isim, hem bölgesel hem ulusal siyasette etkin roller üstlendiler.
Ancak yaşanan “rekabet”, belki gerçeklikten çok algısal bir kurguydu.
Algının yüzde 80’e yakını siyasetin gündem belirleyicisi oldu. İçerikte yıpratıcı bir rekabetin yerini, kitleye yönelik bir gösteri rekabeti aldı. Ne var ki detaylarda bir nezaket ve kurumsal bağlılık hissi vardı; sahne arkasında birliktelik hala hissedilebiliyordu.
BEKİR BOZDAĞ – FUAT OKTAY: GÖRÜNEN AYNI, MAHİYETTE FARKLI REKABET
Bu ikilide rekabet teması yeniden gün yüzüne çıktı. Her ikisi de Ankara’nın üst düzey siyasi figürleri olarak Yozgat adına sorumluluk taşıyor. Ancak gündelik menfaat anlayışı ve rekabet eksenine hapsolmuş kişisel beklentiler, ilişkilerinin zaman zaman mesafeli olmasına neden oldu. Aslında şahıslarının değil makamlarından beklentisi olanların gündelik ve de kişisel beklentileri.
Yine de benzer ölçülerde bir nezaket çizgisi korunmaya çalışıldı; belki içeride rekabet kırıcıydı ama yüzeyde hala kurumlara saygı vardı.
BUGÜNKÜ DURUM? DAĞINIK SİYASAL TABLO YOZGAT’IN GÜNDEMİNİ BULANDIRIYOR
Ne var ki bugün geldiğimiz yerelde Yozgat siyaseti bir liderlik boşluğu, siyasi vizyon eksikliği ve dağınıklık görüntüsü veriyor. Ankara’daki temsilciler, Yozgat’ın somut projeleri yerine bireysel ağlar, önce kendi siyasi refleksleriyle hareket edebiliyor.
Bu da baypas edilmiş atamalar, kararsız karar mekanizmaları ve öngörüsüz yönelimleri beraberinde getiriyor. Şehirde güven azalıyor; çünkü öfke değil çözüm üreten, yapıcı bir siyaset anlayışı eksik.
Peki Neden Bu Dağınıklık?
Sorunun kaynağı, siyasetin eski aktörlerinden mi, yoksa bugün yaşanan siyasi yaklaşımlardan mı kaynaklanıyor? Açıkçası cevap kendiliğinden siyasi kültürde yatıyor. Yakın geçmişteki siyasiler, çoğu zaman liderliğe ve emeğe dayalı bir modeli benimsedi. Bugünse, daha popülist refleksler ve kişisel dokunulmazlık algıları öne çıktı. Bu da derin bir organizasyonel sarsıntı oluşturdu. Yani “eski siyasetçiler mi? Ya da günümüz siyaseti mi?” tartışmasında cevabın büyük kısmı, bugünün siyaset üslubunda gizli olabilir.
Yozgat İçin Ne Yapılmalı?
Kurumsal siyaset anlayışı yeniden inşa edilmez ise bu dağınık yapının kaybedeni Yozgat ve Yozgatlı olacak. Yozgat’ın siyaseti kişisel değil, kurumsal reflekslerle hareket etmelidir.
Meclis, bürokrasi ve parti ekseninde şeffaf karar alma mekanizmaları oluşturulmalı; kararlar yerel ihtiyaçlara göre netleşmeli.
Yerel eğitim, sağlık, tarım projeleri gibi somut gündemlerde uzlaşı kültürü geliştirilmelidir.
Siyasi aktörler özgüvenli rekabet yerine nezaketli iş birliğini öne çıkarmalı; algı yerine performans odaklı siyaset tesis edilmelidir.
Yozgat siyaseti elbette rekabetle yüklüdür. Ne var ki bugünkü dağınık görüntü, sadece aktörlerin değil siyaset üslubunun da değiştiğini gösteriyor. Siyaset, artık söylemden ziyade somut eserlerle konuşmalı; hem Yozgat hem de Ankara eksenli siyaset aktörleri, bunun sorumluluğu içinde hareket etmeli.