Şeyhzade Ahmet Efendi’nin manevi kökleri, 17. yüzyılın sonlarında Yozgat’ın doğusundaki Çalatlı köyüne yerleşen bir Türkmen aşiretine dayanır. Ailenin Yozgat merkezine göçüyle burada dünyaya gelen dedesi Hacı Ahmed Efendi, Şâbâniyye tarikatının Çerkeşiyye koluna intisap ederek uzun bir tasavvuf yolculuğuna çıkmış, Anadolu, Suriye, Irak ve İran’ı dolaşarak ilim ve irfanını pekiştirmiş.
Bağdat’ta Abdülkādir-i Geylânî Türbesi’nde halvete giren Hacı Ahmed Efendi, dönüşünde Yozgat’ta bir cami ve tekke inşa ederek irşad faaliyetlerine başlamış, Sultan Abdülmecid tarafından da takdirle karşılanarak desteklenmiş. 1896’da vefat eden bu büyük mürşid, bugün kendi adıyla anılan caminin avlusuna defnedildi. Vefatının ardından oğlu Muhyiddin Efendi tarafından kabrinin üzerine bir türbe yaptırılmış, bu türbe zamanla halkın dua ve niyaz için ziyaret ettiği önemli bir manevi durak haline geldi.
Derin sohbetleri, mütevazı hayatı ve sade yaşam tarzı ile gönüllerde iz bırakan Şeyhzade Ahmet Efendi Hazretleri, yalnızca bir şeyh değil, aynı zamanda adalet ve ahlak timsali bir kanaat önderiydi.
Bir Miras, Bir Vakıf, Bir Yol
1992 yılında şeker koması nedeniyle yatağa bağlı kalan Şeyhzade Ahmet Efendi, 7 Ocak 2002 tarihinde vefat etti. Ardında sadece sevenlerinin gönlünde yer eden güzel hatıralar değil, aynı zamanda yaşatılması gereken köklü bir manevi miras bıraktı. 2009 yılında ailesi tarafından kurulan Ahmet Şevki Ergin Kültür ve Hizmet Vakfı, onun bu mirasını yaşatmayı amaçlıyor.
Gelecek Nesillere Aktarılması Gereken Bir Değer
Bugün Yozgat’ta onun adıyla anılan türbesi, halkın manevi huzur bulduğu bir ziyaretgah olarak yaşamaya devam ediyor. Şeyhzade Ahmet Efendi Hazretleri’nin hayatı, yalnızca bir tarikat büyüğünün değil; örnek bir insanın, bilge bir rehberin ve gerçek bir Anadolu irfan erinin hikayesi.