Öztürk, binlerce kitapla yıllarca iç içe olduğunu belirterek, okumayı sadece kitapla sınırlı görmenin doğru olmadığını vurguladı ve gençlerin okuma alışkanlığı kazanmasında ailelerin rolüne dikkat çekti.
Kitaplar arasında seçme yapıyorduk
Öztürk, aktif kütüphanecilik döneminde binlerce kitapla bir arada olduğunu belirterek, “Temasta bulunduğum kitap sayısını söylemek gerçekten çok zor. Hem kütüphaneye kazandırma hem de evime alma noktasında rakam milyonların çok üzerinde. Seçme yapıyorduk; hepsini almıyorduk veya tamamını alıyorduk. Kütüphaneye getirdiğimizde taramalar ve seçmeler yapabiliyorduk. Bu yüzden dokunduğum ve okuduğum kitap sayısını hiç tutmadım. Bazı kitaplar sadece bilgi almak için karıştırılıyor, okunmuyor” dedi.
Okuma bütün olarak ele alınmalı
Dünden bugüne kitap okuma alışkanlığının değişmesi için çeşitli çabalar olduğunu belirten Öztürk, “Önemli olan kitap okumak değil, öncelikle okumayı öncelemektir. Okuma sadece kitapla sınırlı değil; farklı malzemeleri, objeleri ve cisimleri de okumak bir eylemdir. Bu yüzden okuma bir bütün olarak değerlendirilmeli” ifadelerini kullandı.
25 okulda öğrenciler ile buluştuk
Öztürk, Yozgat’ta yürütülen okuma kültürü çalışmalarına da dikkat çekti: “Türkiye Yüzyılında Yozgat için bir nefes projesi kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile okuma kültürü konferansları düzenliyoruz. Okullara giderek gençlerimizle ne okumalıyız, nasıl ve neler okumalıyız üzerine sohbetler yapıyoruz. Şu ana kadar 25 okula giderek gençlere kitap eksenli ama farklı objeleri de kullanarak okumanın ne olduğunu anlatmaya çalıştık.”
Gençler için herkes kitap okumalı
Gençlerin okuma alışkanlığı kazanmasında ailelerin rolüne vurgu yapan Öztürk, “Çocuklarımıza kitap oku diyoruz ama biz bir sayfasını bile çevirmiyoruz. Öncelikle ailede okuma alışkanlığını sağlamak gerekiyor. Ayrıca, gençlerimize kendi kültürümüzü yansıtan eserleri önceliklendirmelerini tavsiye ediyorum. Bu sayede dünya klasikleri ve yabancı eserleri okurken kültürle ilgili sorunları daha az yaşarlar” dedi.