Peki bu kalesinin derin ve bilinmeyen hikayesini biliyor musunuz? Yozgat’ın Akdağmadeni sınırları içerisinde bulunan ve bünyesinde farklı hikayeleri barındıran Karahisar-ı Behramşah Kalesi, nam-ı diğer Muşalim Kalesi. Hep birlikte Muşalim Kalesi’nin derinliklerine yolculuk yapalım.
Karahisar-ı Behramşah olarak biliniyordu
Karahisar-ı Behramşah Kalesi, Yozgat’ın Akdağmadeni İlçesinin 10 kilometre kuzeyinde yer alır. 1870’li yıllara kadar Karahisar-ı Behramşah adıyla bilinen kale ve çevresindeki yerleşim yeri bu tarihten sonra ise Müşalimkalesi olarak anılmaya başlar. 1965 yılında Çalışkan köyü adını alır ancak 1995 yılında tekrar özüne döner ve Müşalimkalesi ismine kavuşur.
Çeşitli görüşler var
Türklerin Bizans’tan aldıkları kalelere "kara hisar" adını vermeleri konusunda farklı görüşler bulunur. Bir görüşe göre, "kara hisar" ifadesi güçlü kale anlamında kullanılırken, farklı bir görüş "kara" sıfatının genellikle hisarların üzerine inşa edildiği bazalt veya trakit lavlarından oluşan koyu renkli kayalarla ilişkili olduğunu ifade eder. Paul Wittek’e göre ise, Karahisar-ı Behramşah Kalesi yani Müşalimkalesi bir Türk yapısı olup, Bizans kalıntısı değildir.
30 taneden biri
Türkiye'de yaklaşık 30 kara hisardan biri olan Karahisar-ı Behramşah Kalesi'nin adının kökeni konusunda ise çeşitli tartışmalar vardır. İbn-i Bibi, dört farklı Behramşah’tan bahseder. Bunlardan biri, Mengücekoğulları’ndan Muzafferiddin’in oğlu Nasıreddin Behramşah’tır. Osman Turan ve Koray Özcan, kalenin adını bu Behramşah’a dayandırırken, Faruk Sümer ise adın son Behramşah’tan geldiği ihtimali üzerinde durur.
Satın aldığı rivayet edilir
Bir diğer görüşe göre Kale, Kadı Burhaneddin Ahmed dönemindeki (1382-1389) durumu itibarıyla Esterebadi’nin Bezm ü Rezm adlı eserinde anlatılır. Esere göre Kadı Burhaneddin, kaleyi altın karşılığında satın alarak Moğol emirlerinden Nebi’ye bırakır. Ancak Nebi, Kadı Burhaneddin’e ihanet ederek Amasya ve Tokat hakimleriyle birleşir. Kadı Burhaneddin’in zafer kazanmasından korkan Nebi, Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid’e sığınır ancak kısa sürede ölür. 1402’deki Ankara Savaşı sonrası Çungar emirlerinden Gözleroğlu kaleyi kuşatmış, fakat Çelebi Mehmed tarafından bozguna uğratılmıştır.
Önemli bir duraktı
15 ve 16. yüzyıllarda Karahisar-ı Behramşah, hem bir kale hem de çevresindeki köyü ifade eden bir isim olarak kullanılırken, kale eski Sivas-Kırşehir yolu üzerindeki önemli bir durak olma özelliği de taşıyordu. Sivas-Yenihan (Yıldızeli) güzergâhından geçerek Karamağara (Saraykent) mezrasını takip edip Sorgun-Osmanpaşa-Şefaatli-Hacıbektaş üzerinden Kırşehir’e ulaşan bir güzergâh üzerinde bulunuyordu. Seydi Ali Reis, 1557’de Sivas’tan Bozok’a giderken buraya uğramış, Kâtip Çelebi, Karahisar-ı Behramşah’ı Sivas eyaletine bağlı bir kaza olarak göstermektedir.
Zamanla Akdağ’ın gölgesinde kalır
Osmanlı döneminde Karahisar-ı Behramşah Kalesi yani bugünkü adı ile Muşalimkalesi zamanla askeri ve idari önemini yitirir. 1668 ve 1679 yıllarına ait kayıtlarda, kale görevlilerinin atamalarına ilişkin bilgiler bulunurken, 18. yüzyılın ortalarına kadar aktif olduğu anlaşılan kale, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren ihmal edilmeye başlanır. 19. yüzyılda, kale ve çevresi "Muşlu Ali Köyü" olarak kayıtlara geçer. 1843 yılında Bozok Sancağı’na bağlı bir kaza olarak anılan Karahisar-ı Behramşah, zamanla önemini yitirmiştir ve Akdağmadeni’nin gölgesinde kalmıştır.
Kaynak: Tarih ve Gelecek Dergisi Aralık 2017 Yard. Doç. Dr. Murat Hanilçe