Mesleğe başladığım yıllar yalvarırcasına iş insanlarından memleketlerine de yatırım yapmalarını istiyordum.
Ne olacaktı sanki, Yozgatlı bir yatırımcı servetinin küçük bölümü ile memleketine bir yatırım yapamaz mıydı?
Bir atölye dahi olsa mesele memlekette bir hareket, bereket ortamı doğsa fena mı olurdu!
Şehrimizin insanı aş, iş, asgari ücret bir kazanç için hayatının kumarını oynamasın.
Kumar değil de nedir?
Allah aşkına düşünün…
Asgari ücretle bir yaşam için İstanbul gibi ne idüğü belirsiz sokaklardan tutacağınız karanlık odalı evlerde bir yaşam…
Sabahın kör karanlığında hayata başlayıp, nefes almadan çalıştıktan sonra yine o karanlık da döndüğünüz karanlık evde bir yaşam.
İnsanları bile bile böylesine karanlık bir dünyaya mahkum eden aş, iş, ekmek mücadelesini kendi topraklarımızda, doğduğumuz diyarlarda verebilmek çok zor olmamalıydı.
Aslında her yatırımcıdan, Yozgatlı her iş insanından bu düşüncelerle talepte bulundum, bulunmaya da devam ediyorum.
Yıllar geçtikçe yatırımcının Yozgat’ı tercih etme sebepleri ve tercih etmeme sebeplerini daha net görmeye başladım.
Anladım ki, tek başına duygularla hareket etmek, tek başına sadece vefa ekseninde davette bulunmak çok da tesirli olmuyor.
Ticari hesaplar yapılırken, insanlar kazancını ve dahi ticarette rahat hareket edeceği ortamı arıyor.
Biz bu anlamda yatırımcıya ne sunuyoruz?
Tek taraflı fedakarlık maalesef günümüzde olmuyor!
Yozgat’ta başta bürokrasi olmak üzere, ticari faaliyetin gerçekleşmesi adına şartları büyük oranda sağlamak zorundayız.
Bu süreçte özellikle siyaset ticarete ne kazandıracak, ne kazandırmalı!
Yozgat’ta belki de yıllarca siyaset-ticaret denklemini kuramadığımızdan yatırım yelpazesi gelişmedi.
Ticaret yalnız kaldı!
Tek kelime ile yatırımcıyı çok fazla sahiplenmedik. Devletin ciddi yatırımları hayat bulurken ticari faaliyette bulunan yatırımcıları bunun gerisinde ve gölgesinde bıraktık.
Yatırımcısı yalnız kalan şehirlerde maalesef ot dahi bitmiyor!
Yatırımcıyı tek başına fabrikalar, büyük atölyeler, bacası tüten işletmeler olarak görmeyin. Yatırım ruhu toprağı işleyen çiftçiye de farklı ufuklar kazandırır.
Güven ortamı oluşur ve bunun adına topyekun kalkınma denir!
Yıllar öncesinde dair yatırım denildiğinde aklıma gelen iki unsur var, “bürokrasi” ve “siyaset”.
Bu iki unsur kolaylaştırıcı olur ise şehirler kabuğunu kırar, onun ötesinde maalesef masa başında yapılan hesaplar yine masa başında kalır.
Bizler Yozgat adına talepkar olmaya devam edeceğiz tüm mesele icra makamlarının kolaylaştırıcı olması.