Yozgat’tan Dört Kıssa, Dört His

Yozgat’tan Dört Kıssa, Dört His

Yozgat’tan bir haber düştü dünyaya. Aydıncık’ta bir berber ustası... Yılların ustalığını taşıyan, dört çocuk babası bir adam, ömrünü verdiği berber dükkanının köşesinde cansız bedenine ulaşıldı. Yıllar önce yaşadığı beyin kanamasından sonra psikolojisi bozulmuş, ailesinden kopmuş, hayattan çekilmişti yavaş yavaş.
Hayat dediklerinin, bazen makası ters tutması gibi.
Kimine çizgi, kimine yara... Biz sosyal devletiz diyoruz, merhametli milletiz diyoruz ama demek ki yetmiyor bazen. Aileden devlete uzanan o ince yolculukta bir yerlerde bağlantı kopmuş belli ki. Elimizi uzatsak belki tutacaktı, ama kimin eli nerede, kimin gözü kimde, kimin kalbi kim için atıyor belli değil.

AİLE YILINDA ZEHİRLENEN AİLELER VE…
Böyle bir zamanda “Aile Yılı” ilan ediyoruz mesela. Hakkıdır, gereklidir. Lakin o da yarım kalıyor. Zira TV ekranlarında, sosyal medyada birkaç yıldızın para uğruna satın aldığı çıplak hayatlar, milletin evine akıyor gece güzü. Toplumun röntgenini çeken programlar, ahlak dersi değil, ahlaksızlığın senaryosunu sunuyor bize.
Bizler burada, Yozgat’ta bir haber yaparken bile kelimesini seçiyoruz, ailesi dağılmış bir adamın arkasından "gönül kırmadan" yazıyoruz; ama ekranda insanlar gözyaşıyla, özel hayatlarıyla reytinge kurban gidiyor.
Problem kimde abi?
Devlet mi, medya mı, biz mi? Belki hepimizde biraz.

YOZGAT’I BEKLEYEN ÖLÜMCÜL TEHLİKE
Ha bu arada havalar da güzelleşti, dağlar yeşerecek, otlar büyüyecek, köy yolları şenlenecek. Ama dikkat etmek gerek, çünkü kene yine iş başında olacak. Nokta kadar bir haşere, insan gibi bir canlıyı hayattan koparabiliyor.
Rivayet var ya hani; biyolojik silah mı acaba diye... Ne olursa olsun, dikkat şart. Pikniğe giderken bile kontrol edeceksin, çocukları yalın ayak gezdirmeyeceksin. Önlem alacaksın, Allah’a da emanet edeceksin ama önce tedbir bizden.

8 KM YAKINIMIZDAKİ GÜZELLİK AMA ÖMRÜ…
Ve Cehrilik... Lalesiyle, Gelin Kayası’yla bu mevsimde güzelliğin adresi. Şöyle termosa çayı doldur, yanına peynir, pide (yufka), domates, bir de çocukları al... Yozgat’a sekiz kilometre, ama manzara dünyanın ucunda gibi.
Cehrilik Lalesi sadece 15 günlüğüne açıyor.
Kırmızısı, pembesi...
İzleyen kalır, koparan ise 557 bin lira ceza yer.
Lalenin ömrü kısa, kıssadan hisse uzun: Her güzellik yerinde, zamanında ve dalında güzel.
Gelin Kayası'na da selam duralım. Taşa dönüşen bir dua, bir namus destanı... Efsaneye göre, gelin alayının önü kesilince, Allah'a yalvarır gelin: "Ya Rabbi, bırakma bızı ziyan ede." Ve bütün alay taş olur. Bu kayalar sadece taş değil, Anadolu'nun mahcubiyetidir, vakarıdır.
Velhasıl... Bu şehirde hayat her şekilde akıyor. Kimi zaman güzellik, kimi zaman çaresizlik olarak. Ama biz anlatmazsak, kim bilecek? Kim duyacak? Kim hissedecek?
Yozgatlının sesi yine kendisi olsun. Sessiz sedasız giden bir berberin ardından, lalelerin fısıltısından, bir kenenin tehdidinden, ekranlarda yıkılan ailelerin feryadından... Herkes bir pay alsın.
Çünkü her haber bir hikaye, her hikaye bir insan ve her insan bir âleme bedeldir. Yeter ki kulak verilsin, yürek konulsun.