Türkiye’de doğal kaynakların korunmasına yönelik tartışmaların merkezinde bu kez zeytinlik alanlar yer aldı. Hükûmetin Meclis’ten geçirdiği yeni yasa, zeytinliklerin maden faaliyetlerine açılmasının önünü resmen açtı. Yaşam savunucuları, çevreciler, bölge halkı ve muhalefet kanadının yoğun tepkisine rağmen yasalaştırılan düzenleme, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Yasa kapsamında maden alanına denk gelen zeytinliklerin sökülerek başka alanlara taşınması, yerlerine yenilerinin dikileceği ifade ediliyor. Ancak bu uygulamanın pratikte karşılığına ilişkin ciddi soru işaretleri bulunuyor. Özellikle taşınan ağaçların tutup tutmadığı, dikilen yeni fidanların verim durumu ve denetim mekanizmalarının nasıl işletildiği gibi kritik konular hakkında kamuoyuna yeterli bilgi sunulmuş değil.
Zeytinliklerin enerji üretimi bahanesiyle madencilik faaliyetlerine feda edilmesine karşı çıkan yaşam savunucuları, geçtiğimiz hafta Ankara’da nöbet eylemleri düzenledi, bazı katılımcılar açlık grevine başladı. Eylemlerde konuşan katılımcılardan biri, “Zeytin 300-500 yıllık bir ağaçtır. Taşındığında aynı verimi almak imkânsızdır. Balığı artık derede tutamıyoruz, derenin suyu kömür tozuyla dolu.” sözleriyle durumu özetledi.
Yasa değişikliğinin ardındaki “kamu yararı” gerekçesi kamuoyunda ikna edici bulunmazken, sektörel bazda Türkiye'nin dünyada söz sahibi olabileceği zeytin ve zeytinyağı üretiminde yaşanan gerileme de dikkat çekiyor. Zeytin memleketi olan Türkiye’de zeytinyağı fiyatlarının geldiği nokta ve üreticiye verilen desteklerin yetersizliği, doğayla birlikte ekonominin de zarar gördüğünü ortaya koyuyor.