Yozgat’ta, Çapanoğlu Camii’nin doğu haziresi dış duvarında yer alan Hamidiye Saatli Çeşmesi, sadece bir su kaynağı değil, aynı zamanda Osmanlı mimarisinin zarafetini taşıyan tarihi bir anıt niteliğinde. 1900 yılında Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı anısına inşa edilen çeşme, halk arasında “Saatli Çeşme” olarak anılıyor.

Bu tarihi yapı, beyaz kesme taştan yapılmış olup, taşlarının Sarıkaya’nın Azapbaşı Köyü’nden getirildiği söyleniyor. Çeşmenin yapım tarihi, orta alınlığındaki kartuşta “19 Ağustos 1916 (M. 01 Kasım 1900)” olarak yer alıyor.

Süslemeleri ve Mimari Özellikleriyle Göz Dolduruyor

Hamidiye Saatli Çeşmesi, yarım silindirik bir gövdeye sahip. İki kenarı dar, cephesi geniş olarak tasarlanan yapı; boyuna ve enine profilli silmelerle bölünmüş. En üst kısmında, sivri kemerli bir niş içinde yer alan yuvarlak kadranlı saat, çeşmeye adını veren en dikkat çekici unsur olarak öne çıkıyor.

Yozgat’ın Hüzünlü Aşkının Yüzyıllardır Yaşayan Hikayesi
Yozgat’ın Hüzünlü Aşkının Yüzyıllardır Yaşayan Hikayesi
İçeriği Görüntüle

Saat nişinin köşelerinde yer alan güneş sembollü süslemeler, Osmanlı’nın sembolik estetik anlayışını yansıtıyor. Çeşmenin alt bölümünde yer alan ve zamanında adalet, eşitlik ve özgürlük simgeleriyle bezenmiş Osmanlı arması ise ne yazık ki zamanla kazınmış durumda. Bununla birlikte, alt kısımdaki besmele kuşağı, tarih yazısı ve ayaklı kupa motifleri hâlâ seçilebiliyor.

Anadolu’nun En Süslemeli Çeşmelerinden Biri

Yapının en alt kısmında üçü önde, ikisi yanda olmak üzere toplam beş çeşme oluğu bulunuyor. Lüleleriyle birlikte bu yapı, döneminin Anadolu’daki en büyük ve süslemeli çeşmeleri arasında yer alıyor. Ayrıca 1325 tarihli Ankara Salnamesi'nde de resmi bulunan çeşme, geçmişte olduğu gibi bugün de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Tüm yazı ve motiflerinin bilinçli şekilde tahrip edilmiş olması, bu tür kültürel mirasların korunması gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Yozgat’ın merkezinde zamana direnen bu nadide eser, hem mimarisiyle hem de taşıdığı tarihî anlamla gelecek nesillere aktarılması gereken önemli bir yapı.

Muhabir: Orhan Kalabalık