“At üstünde kuşlar gibi dönen yar…” dizeleriyle hafızalara kazınan türkü, hem melodisi hem de hikâyesiyle yöre kültürünün en güçlü mirasları arasında yer alıyor.
Ziya Türküsü, Yozgat’ın Karacalar Köyü ile Kızıltepe Köyü arasında yaşanan gerçek bir aşkın ardından ortaya çıkmıştır. Türkünün kahramanı olan Ziya, yakışıklılığı, yiğitliği ve ata olan düşkünlüğüyle köyde sevilen bir delikanlıdır. Aynı köyden Fikriye Çevik ile birbirlerine âşık olur ve nişanlanırlar. Fikriye’nin babası, Karacalar Köyü’nün imamı Ali Hocadır ve o dönem Kızıltepe Köyü'nde görev yapmaktadır.
Ziya, sevdasını görmek için sık sık atına atlayıp köy yollarını aşar, nişanlısına kavuşur. Bu ziyaretler hem köyde hem de çevrede dillere destan olacak kadar samimidir.
Türkünün Gerçek Hikâyesi: Genç Yaşta Gelen Ayrılık
Halk arasında Ziya’nın ölümüne dair iki farklı anlatım bulunmaktadır:
1. Rivayete Göre Hastalıktan Öldü
Bir gün tarlada ekin sularken üşüten Ziya, ağır bir karın ağrısına yakalanır. Doktorlara gitmesine rağmen kısa sürede durumu kötüleşir ve bir hafta içinde hayata veda eder.
2. Diğer rivayete göre cirit oyununda can verdi
Ziya, iyi ata binen, cesur ve çevik bir gençtir. Karacalar ile Kızıltepe arasında oynanan bir cirit maçında attan düşerek ağır yaralanır ve olay yerinde yaşamını kaybeder.
Her iki anlatımda da değişmeyen gerçek şudur:
Genç yaşta kopup giden bir aşk, geride büyük bir acı bırakmıştır.
Fikriye’nin Ağıdı Türküye Dönüştü
Nişanlısı Ziya’nın ölümüne dayanamayan Fikriye, acısını dizelere döker. Yazdığı ağıt, zamanla köy halkının diline yerleşir ve “Ziya Türküsü” adıyla yörede söylenmeye başlar. Ağıtın tamamı 30 kıtadan oluşur ve yıllar içinde çeşitli kaynak kişiler tarafından farklı varyasyonlarıyla seslendirilmiştir.
Türküde sık sık tekrar edilen nakarat ise aşkın yürekte bıraktığı ateşi yansıtır:
“At üstünde kuşlar gibi dönen yar,
Gendi gedip emsalleri yanan yar…”
Bu dizeler, Ziya’nın hem yiğitliğini hem de ardından yanan Fikriye’nin hasretini sembolize eder.
Yozgat Kültüründe Ziya Türküsü’nün Yeri
Bugün Ziya Türküsü, Yozgat’ta düğünlerde, sohbetlerde, radyo programlarında ve çeşitli kültürel etkinliklerde en çok seslendirilen türkülerin başında gelmektedir. Hem hikâyesi hem de melodisi, Yozgat halkının hafızasında güçlü bir yer edinmiş; nesilden nesile taşınmıştır.





