Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesine bağlı bir yayla köyünde, yoklukla yoğrulmuş bir çocukluktan, memlekete umut saçan bir yolculuk çıkarmış. O artık sadece iyi bir hukukçu ya da başarılı bir devlet adamı değil; o, memleket sevdasının ete kemiğe bürünmüş halidir.

Gençliği, bir ülkenin yeniden ayağa kalkma hikayesinin içinde geçmiş. Dava arkadaşlarıyla geceleri fikir tartışmaları, gündüzleri ideal uğruna yürüyüşler… Hürriyetin adı vardı dillerinde, memleketin yarını vardı gözlerinde. “Bizim gençliğimiz memleket meseleleriyle geçti” diyor Şahin, bir zaman tünelinden geçer gibi. “Hürriyet aşkına yürüdüğümüz günler vardı. O günlerde edindiğim milli ve manevi değerler, hayatımın her alanına yön verdi” diye ekliyor, sesinde hem gurur hem de bir hüzün tınısı.

Çamlık Medya Genel Yayın Yönetmeni Tarık Yılmaz'la sohbetinde kalbinin derinliklerinden gelenle konuşuyor.
Bir fotoğraf anlatıyor sonra... 1974 yılı, İmam Hatip Lisesi… Siyah beyaz ama anlamı capcanlı. Fotoğrafın üstünde yazan söz hâlâ zihninde kazılı: “Vatanın ha ekmeğini yemişsin, ha kurşun.”
O günün gençliği sıradan değil, idealist gençlikti. Memleket deyince gözleri parlar, vatan deyince göğsü kabarır, bir haksızlık görünce susmazdı o gençler.

“Törelerine bağlı, Türk töresini bilen bir gençliktik” diyor. Toprağını tanırdı, büyüğüne hürmet, küçüğüne merhamet gösterirdi. Dostlukları sadece aynı okul sıralarında değil, aynı ideallerde yeşerirdi. Çünkü o gençlik, sadece kendine değil, kendinden sonrakilere de sorumluydu.
Ve şimdi, yıllar sonra bile, Satılmış Şahin hâlâ o gençliğin izlerini taşıyor yüreğinde. Memleket meselelerine duyduğu hassasiyet bir gün bile azalmamış. Çünkü onun için Yozgat sadece doğduğu yer değil; vatanın kalbi, insanının aynası, geleceğe umut olan bir sevda.
Bu hikaye, Akdağmadeni yaylalarında filizlenmiş bir çocuğun, milletine, devletine ve memleketine adadığı ömrün destanıdır.
Adı Satılmış Şahin. Ama bu topraklara kattıkları paha biçilmez.




