TÜİK, Şubat ayı enflasyonunu yüzde 2,27 olarak duyururken, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) yüzde 3,37, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise yüzde 3,17 oranında enflasyon bildirmişti.
Şubat ayı enflasyonunun ardından yılın ilk iki ayında TÜİK'e göre enflasyon yüzde 7,42, İTO'ya göre yüzde 8,5 ve ENAG'a göre yüzde 11,9 olarak hesaplandı. Ancak hangi oran dikkate alınırsa alınsın, kamu çalışanlarının durumunun giderek daha da kötüleştiği gerçeği ortadadır. Ocak ayında yapılan yüzde 6’lık toplu sözleşme zammı, iki aylık enflasyonu bile karşılamaktan uzak kalmış durumda. Kamu çalışanlarının şu anki satın alma gücü, Aralık 2024'teki seviyelerinin bile altına inmiş durumda.
Gelecek aylarda devam edecek olan yüksek enflasyon karşısında maaş ve ücretler, hızla değer kaybetmeye devam edecek. Kamu çalışanları, temmuz ayında alacakları zammı beklese de, bu yüksek enflasyon ortamında maaş artışları altı ayda bir yapılmakta ve bu durum çalışanların üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Sedat Tuygun, bu şartlar altında çalışanların daha da ezileceğini ve hükümetin bu duruma kayıtsız kaldığını ifade etti.
Tuygun, "Çalışanlar silindir gibi ezilirken, yetkili sendika ve iktidardakiler keyif çatmakla meşguller" diyerek, bu durumun sürdürülemez olduğunu vurguladı. Yüksek enflasyon ortamında kamu çalışanlarının mağduriyetinin derinleşmemesi için yeni bir toplu sözleşme düzenine geçilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, iki yıllık toplu sözleşmeler yerine, enflasyonun yarattığı bu olumsuz ortamda bir yıllık sözleşmelere geçilmesi gerektiğini savundu.
Tuygun, yıllık enflasyonun yüzde 40 civarlarında olduğu bir ortamda, Temmuz ayında yapılacak yüzde 5’lik zammın anlamını yitirdiğini dile getirdi. Çalışanların yüksek enflasyonun sorumlusu olmadığını, sadece bu durumun mağduru olduklarını ifade eden Tuygun, hükümetin enflasyonun faturasını çalışanlara kesmek yerine, servetini artıranlardan fedakârlık alması gerektiğini söyledi.