Yozgat, tarihi ve doğal zenginliklerinin yanı sıra birbirinden değerli evlenme ve düğün gelenekleriyle de öne çıkan bir şehir. Yozgatlıların bu özel ve anlam yüklü gelenekleri, şehrin kültürel çeşitliliğini ve derin köklerini yansıtıyor.
Türkiye'nin dört bir yanında bulunan evlenme ve düğün gelenekleri, her bölgenin kendine özgü rengini ve sıcaklığını bizlere sunar. Ancak Yozgat bu konuda da kendine has bir yere sahip. Yozgat'ta, evlenme ve düğün geleneklerinin ardında yüzyıllardır süre gelen bir geleneğin izlerini görmek mümkün.
Bu özel geleneklerden biri de evlilik öncesi süreçte yaşananlar. Yozgat'ta evlilikler genellikle iki farklı şekilde gerçekleşiyor. İlk olarak, ailelerin aracılığıyla yapılan "görücü usulü" evlilikler söz konusu. Ancak bu tür evliliklerde bile gençlerin rızası esas alınıyor. Diğer yandan, gençlerin kendi aralarında oluşturduğu bir anlaşmayla gerçekleşen evlilikler de oldukça yaygın.

Bu geleneksel sürecin dışında Yozgat düğünleri, coşku ve eğlencenin bir araya geldiği, misafirperverliğin en güzel örneklerinin sergilendiği büyülü etkinliklere dönüşüyor. Düğünlerde, hem bölgenin yöresel yemekleri hem de unutulmaz müzikleriyle eğlencenin doruklarına çıkılıyor.
Yozgatlıların evlenme ve düğün geleneklerini yaşatma azmi, bu şehrin kültürel mirasının ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. Geçmişten bugüne süre gelen bu gelenekler, Yozgat'ın kalbinde hala canlı ve taze bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
Görücü Gitme: Köylerdeki evlenme adetleri oldukça özgündür. Genellikle, gençlerin aileleri, evlenebilecekleri kişiyi önceden bilirler. Ancak, geleneksel bir adım olarak, oğlanın ailesi potansiyel gelini ziyaret eder. Bu ziyaretin adı 'ağız yoklama'dır. Eğer her iki taraf da mutabık kalırsa, dünürcülük aşamasına geçilir. Bu süreçte, yakın akrabalar da devreye girerek kızın ailesiyle görüşürler ve evlilik için zemin hazırlarlar.
Dünür Gitme: Bir gençle evlendirilmek üzere olan kızı beğenen aile, yanlarına iki yakın dostunu da alarak kızın ailesinin yanına ziyarete giderler. Bu ziyarete 'dünür ziyareti' denir. Ziyaret sırasında, nazik bir şekilde kızın durumu ve niyetleri hakkında konuşulduktan sonra, "Evlenmek kutsal bir birlikteliktir" şeklinde bir yaklaşımla kızın ailesinden onay alınmaya çalışılır. Ancak, kızın ailesi genellikle karar vermeden önce bir süre düşünme vakti ister. Çünkü bu tür kararlar, yakın akrabaların görüşleri alınarak verilir. Bu sadece bir adettir ve aslında son sözü genellikle anne ve baba söyler. Zamanı geldiğinde, dünür adayı aile, kızın ailesini tekrar ziyaret eder. Eğer kızın ailesinden olumlu bir cevap alınırsa, bu genellikle erkek tarafına önceden iletilir.

Nişan Planlaması ve Alışveriş: Nişan tarihinin belirlendiği son dünür ziyaretinde, nişan için en uygun tarih seçilir. Bu tarihler çoğunlukla Perşembe ya da Pazar günlerine denk gelir. Nişan tarihi yaklaştıkça, hazırlıklar başlar. Bu süreçte 'alışveriş günü' olarak adlandırılan özel bir gün belirlenir. Nişanlanacak genç kadına özel bir kıyafet, başına süs, eldiven, mum ve beklik adında özel bir yüzük temin edilir. Aynı zamanda kızın yakın ailesine hediyeler sunulur; bu armağanlara "yolluk" denir.
Nişan Davetiyesi: Nişanın yaklaştığı günlerde, nişan haberini yaymak için iki kişi görevlendirilir: bir kadın ve bir erkek. Bu kişiler genellikle yaşça büyük, olayın detaylarını iyi bilen ve nişanlanacak genç kadının akrabalarıdır. Davetli misafirler, nişan gününde ilk olarak erkek evine gelirler. Kadın ve erkek misafirler ayrı odalara alınarak ağırlanırlar. Misafirler, "Sağ ol, tebrikler, Allah bu birlikteliği hayırlı kılsın" gibi dileklerle gençlerin ailesini kutlarlar.
Kızın Evinde Nişan Hazırlıkları: Oğlan evinde tatlı hamur işleri hazırlanmış, bazı kümes hayvanları kesilmiştir. Bunlar, geleneksel bir çanta olan heybeye konulur. Seçilen hediyeler de tepsiye ya da heybenin içine yerleştirilir. Kız evine "Hazırlanın, nişan için yola çıkıyoruz" şeklinde bir mesaj iletildiğinde, nişan için alınan mücevherler ve diğer hediyelerle beraber üzüm, lokum, sigara, kına, şeker ve çeşitli kuruyemişler birkaç tepsiye yerleştirilir. Bu tepsiyi taşımak için iki kadın görevlendirilir ve başlarının üzerinde bu tepsiyi taşıyarak kızın evine doğru yola koyulurlar. Bu coşkulu anı kutlamak için kız evindeki akrabaları ve davul-zurna ya da başka bir müzik aletiyle karşılanırlar. Oğlan evinden gelen hediyelerin yanı sıra bir de özel bir şerbet hazırlanır. Bu şerbet, oğlan evinin temsilcilerine, kız evinde bir odada ikram edilir.
Karşılıklı Hediyeleşme: Nişanın ardından, kızın ailesi oğlanın ailesine çeşitli hediyeler gönderir; bu hediyeler arasında kuruyemiş, meyve, yemeni, mendil, gömlek ve atlet bulunmaktadır.
Baş Yakma Töreni: Nişanlanan genç kadın, yaşıtları tarafından getirilip bir sandalyeye oturtulur ve yüzü kıbleye dönük bir şekilde konumlandırılır. Bu özel anı yönetmek üzere seçilen deneyimli bir kadın (baş yakan), eline bir tef alarak nişanlanan kızın yakınlarına oyun oynamaları için eşlik eder. Bu esnada, kadın aynı zamanda bir türkü söyler ve kızın eline kına yakılır.

Gelinin Uğurlanışı: Gelin evden ayrılırken beline kırmızı bir şerit bağlanır. Bu geleneksel ritüel, kızın erkek kardeşi veya babası tarafından gerçekleştirilir ve "şerit ritüeli" olarak adlandırılır. Gelinin baş yenge tarafından kızın ailesinden alınarak taşıtına yerleştirilmesi bir saygı göstergesidir. Düğün gününün sabahında, gelinlik, hem oğlan hem de kız tarafından seçilen genç kızlarca dikkatlice giydirilir. Gelinliğin ve duvağın başının etrafında üç kez dönmesi ve üzerine dua okunması, uğurlu bir evlilik dileğiyle yapılır. Sağdıç, gelinin kuaföre gitmesi için genç kızlarla birlikte ona eşlik eder.
Çeyiz Gösterimi: Düğüne yaklaşan günlerde, kızın ailesi ve yakınları tarafından hazırlanan el işlerini evde sergileyerek tanıtırlar. Bu geleneksel sergi, bir hafta süreyle komşulara, akrabalara ve damat tarafına sunulur ve "çeyiz gösterimi" olarak bilinir.
Kekik ve Kına Töreni: Düğünden önceki Perşembe günü, geleneksel türküler ve dualar eşliğinde gelinin kekiği kesilir. Ertesi gün, Cuma, gelinin kına gecesidir. Geline kına yakılırken, yeni yuvanın bolluk ve bereket getirmesi için avucuna bazen altın, para veya buğday konulur. Bu özel gece, arkadaşlarının, ailelerinin ve komşularının katılımıyla kutlanır. Misafirler evi terk ettikten sonra, gelinin yakınları, onun ayaklarına kına yakarlar. Bu özel anlaşma sırasında, gelinin ayakkabısının altına, gelecekteki kısmetleri için bekar arkadaşlarının adları yazılır.
Düğün Bayrağı Gelenekleri: Düğün ritüelleri, Perşembe günü bayrağın göndere çekilmesiyle başlar. Uzun bir direğin üstüne, her iki ucu renkli ipek bezlerle donatılmış bir çatal konur. Kırmızı renk, kızı; yeşil renk ise oğlanı simgeler. Bu bayrak, düğünün ilanı olarak bilinir. Düğünün enerjisi davul ve zurna eşliğinde havaya yayılırken, katılımcılar dua ederek bayrağı yüksek bir noktaya diker. Bayrakta asılı duran meyveler, gençlerin oyunu haline gelir. Düğün sonunda, bayrağı indiren kişi, renkli bezleri damada teslim ederek karşılığında bir ödül alır.
Ulusal Bayrakla Buluşma: Eğer gelin başka bir köyden alınıyorsa, kız tarafının gençleri büyük bir Türk Bayrağıyla yüksek bir tepeye yerleşirler. Düğün alayı bu bayrağı gördüğünde durur, saygılarını sunar ve bayrağın altında buluşur. Bayraktar adlı genç, düğün alayına sorular yöneltir. Bu soru-cevap ritüeli, her iki tarafın birleşmesini temsil eden bir gelenektir. Eğer soruları bilen birisi varsa, düğün alayının köye girişine izin verilir. Aksi halde, bir bedel ödemeleri gerekir. Soru-cevap bölümü tamamlandığında, tüm konuklar bayrağın rehberliğinde düğün alanına doğru ilerlerler. Bu ritüelde, soruların ardından sıkça salavat getirilir, bu da bu gelenekteki maneviyatın bir göstergesidir.
Düğünler, bayrağın simgesel önemine dair bu geleneklerle zenginleşir. Bayrak, hem birliği hem de kültürel değerleri temsil ederken, aynı zamanda düğün alayının yolculuğuna da rehberlik eder. Bu ritüeller, topluluk arasında birlik ve beraberliği pekiştiren etkileyici bir yolla, herkesin katılımıyla gerçekleştirilir.
Gelinin Yeni Yuvada İlk Adımları: Gelin, yeni yuvasına varmadan önce yerel ritüelleri takip ederek bazı manevi mekanları ziyaret eder. Araba ile cami, türbe ya da mezarlık etrafında dönülürken gelin, yeni hayatının bereket ve hayırlı olması için dualarla karşılanır. Gelin eve vardığında, doğrudan kapıdan içeri alınmaz. Bu özel an, kaynana ve diğer akrabaların ona sunduğu hediyelerle kutlanır. Sıklıkla kaynana tarafından cömertçe bir koç veya dana bağışlanırken, diğer aile üyeleri de çeşitli armağanlar ve paralarla gelini karşılarlar.
Evin avlusunda, gelinin yeni yuvasına adım atarken geçeceği yerde, bereket ve iyi şans getirmesi amacıyla bir çanak kırılır. Bu kırılan çanak, yeni yuvanın hayırlı ve bereketli olmasını simgeler. Aynı zamanda, gelinin ve damadın üzerlerine, kötü enerjilerden korunmaları için tütsü yakılır. Ardından, gelin ve damat için hazırlanan minik bir seremonide, güvey tarafından havaya bozuk paralar ve çerezler saçılır. Bu, neşe ve coşkunun bir göstergesi olarak kabul edilir. Etrafta koşuşturan çocuklar, havada uçuşan bu küçük hediyeleri toplayarak kendi aralarında bir şenlik havası yaratırlar.




