Yozgat, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda derin aşk hikâyeleriyle de anılır. Şehrin kültürel mirası arasında yer alan "Yozgat Sürmelisi", bu hikâyelerin en başında geliyor.
Yozgat'ın dağlarında dolaşan bir ozan olan Sürmeli Bey, Bozok Yaylası'nın yeşil doğasında türküleriyle dikkat çekiyordu. Âşık olduğu kız, ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü bir dilberdi. Fakat bu aşkın önünde kızın babasının engeli vardı. Sevgilisine kavuşamayan Sürmeli Bey, türkülerinde bu aşkını dile getirdi.
Bir diğer efsane, 19. yüzyıl sonlarına dayanır. O dönemde Yozgat'ın genç kızları, dışarı çıkarken gözlerine sürme çeker, sadece gözleri görünürdü. Bu gözlerde başlayan aşklar, Yozgat'ın kapalı toplum yapısı nedeniyle sessizce yanardı.
Sürmeli Bey'in aşkı ve sürmeli kızların öyküsü, Yozgat'ın kültürünü ve tarihini zenginleştiren ögeler arasında. Bu derin aşk hikayeleri, şehrin duygusal derinliğini yansıtan eşsiz bir miras olarak kalplerde yer alıyor.
Yozgat'ın Efsane Ozanı: Sürmeli Bey
1760'lı yıllarda, Bozok Yaylası'nın ormanla kaplı yeşilliklerinde Yozgat kurulurken, halk yarı göçebe bir yaşam sürdürüyor ve hayvancılıkla geçiniyordu. Bu dönemde Bozok Yaylası'nın sürülerini otlatan isimlerden biri, Sürmeli Bey olarak tanınıyordu.
Sürmeli Bey, Yozgat'ın yanı sıra Akdağmadeni'ne kadar uzanan ormanlarda sürüsünü otlatırken elinde kavalı ve sırtında sazıyla dikkat çekiyordu. Halk tarafından sevilen bu ozan, bazen bir çamın gölgesine sığınıp türkülerini seslendirir, bazen bir dere kenarında kavalının melodisiyle aşkını anlatırdı.
Aşkının nesnesi, yaylanın her köşesinde ünü yayılmış, ahu gözlü, ay yüzlü bir güzellikti. Ancak bu aşkın önünde büyük bir engel vardı: Kızın babası. Türkmen bir bey olan bu sert adam, kızını bir çobana vermek istemiyordu. Buna rağmen Sürmeli Bey, aşkının peşini bırakmadı, ama kızın babasının inadı iki sevgiliyi bir araya getiremedi.
Bunun üzerine Sürmeli Bey, üzüntüyle sürüsünü terk etti ve Beşçamlar Mevkii'nde bir dergah kurdu. Aşkını, dağlara ve ormanlara türkülerle anlatan Sürmeli, Akdağlar'ın çamlıklarına gözden kayboldu. Ancak onun dertli kavalı ve içli türküleri, bugüne kadar Yozgatlıların dillerinden düşmedi.
Bu efsanevi ozanın hikayesi, Yozgat'ın kültürel mirasının bir parçası olarak hâlâ yaşamaya devam ediyor.