Köy kadınları, sabahın erken saatlerinde tandır başında toplanarak yufka, gözleme ve bazlama pişirerek kış için hazırlık yapıyor.
Köyde geleneksel yöntemlerle sürdürülen bu hazırlıklar, sadece yiyecek stoğu değil, aynı zamanda dayanışma ve paylaşma kültürünün de bir göstergesi. Yoğrulan hamurlar ustalıkla açılıyor, incecik yufkalar haline getiriliyor ve odun ateşinde yakılan tandırlarda pişiriliyor. Soğuduktan sonra üst üste dizilerek kış boyunca tüketilmek üzere saklanıyor.
Hazırlıklar sırasında aynı tandırda iç harçlarla hazırlanan gözlemeler ve yumuşak bazlamalar da pişirilerek hem o günkü sofralara lezzet katıyor hem de kışa ayrılıyor.
“Yozgat’ın adamı yufka ekmeğini de her şeyini de paylaşır”
Alcı köyü sakinlerinden 50 yıllık tandır ustası Mahi Atak, bu geleneğin yıllardır sürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Eylül ayında başlarız, Ekim sonuna kadar sürer. İlkbaharda da yaparız. Bu tandırda bugün 4 aileye yufka pişiriyoruz. Haftada 1-2 defa yaparız. Kalabalık aileye 3 sefer bile olur. Yolumuzdan geçen misafire ne isterse ikram ederiz. Gözleme, bazlama, yağlı ikramımız boldur. Bizde misafir geri çevrilmez. Yozgat’ın adamı her şeyini paylaşır; turşu, salça, ekmek, peynir, tereyağı... Hepsi ortak. Yardımlaşmayı severiz. Tek kişiyle bu iş olmaz. En az 5 kişi lazım. Biri yoğurur, biri evirir, üç kişi hamur açar. Zahmetli ama biz severek yapıyoruz. Odun ateşinde piştiği için de çok lezzetli oluyor.”
“Güle eğlene pişiriyoruz”
30 yıldır yufka ekmek yapan Hacer Saygı ise sabahın erken saatlerinde başladıkları çalışmanın dayanışma içinde geçtiğini belirtti: “Sabaha karşı 03.00’te kalkıyorum. Hamurumu yoğurdum, saat 04.30’da komşularım geldi. Güle eğlene pişiriyoruz. Komşularla birlikte yapıyoruz, yiyoruz, içiyoruz, çok güzel geçiyor. Günlük 2 torba undan ekmek çıkarıyoruz. Biz 4 kişilik bir aileyiz. 2 gün boyunca pişirdik, Haziran ayına kadar yeter.”
Köyde devam eden bu geleneksel ekmek pişirme faaliyeti, sadece sofralara değil, aynı zamanda dostluk ve dayanışma duygularına da sıcaklık katıyor.