Yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'inin ve 60 yaş üzerindeki bireylerin yüzde 5.7’sinin depresyonla mücadele ettiği bu dönemde, sosyal medya bağımlılığı da hızla artıyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Başak Tüzün Mutluer, depresyonun yalnızca mutsuzluk değil, psikiyatrik bir hastalık olduğunu belirterek, kaygı ve mutsuzluk durumlarında bir uzmandan destek alınması gerektiğini vurguluyor.
Depresyon ve Kaygıyla Başa Çıkma Yolları
Günümüzde birçok kişi, umutsuzluk ve kaygı içinde yaşamını sürdürüyor. Dr. Mutluer, depresyonun genellikle mutsuzluk ve karamsarlıkla ilişkilendirilse de aslında bir hastalık olduğunu söylüyor. “Yoğun üzüntü, kaygı ve çaresizlik duyguları yaşadığımızda, başa çıkma becerilerimiz yetersiz kalır. Biyo-psiko-sosyal dengeyi korumak için bedensel sağlık, duygusal denge ve çevresel desteklerin birleşmesi kritik öneme sahiptir,” diyor Dr. Mutluer.
Yaşanan olumsuz duygularla baş etmenin bilişsel yolları konusunda ise, “Aslında, yaşanan olayların duygusu değil, onlara yüklediğimiz anlamlar bizi etkiler. Bu anlamları fark etmeye başlamak, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmek için önemli bir adımdır” şeklinde konuşuyor.
Sosyal Medyanın Artan Etkisi ve Şiddet Olayları
Son yıllarda sosyal medyanın etkisi ile birlikte, şiddet olaylarının arttığına dikkat çeken Dr. Mutluer, “Dijital medya ve sosyal platformlar, bireylerin öfke ve saldırganlıklarını denetimsiz biçimde ifade etmelerine olanak sağlıyor. Siber zorbalık, empati becerilerinin azalmasına yol açıyor ve toplumda saldırgan davranışların yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor” diyor.
Ekonomik belirsizlik, yoksulluk ve gelir eşitsizliği gibi faktörlerin, bireylerde kaygı ve öfke düzeylerini artırdığını ifade eden Dr. Mutluer, adalet sistemine olan güvenin azalmasının da şiddet olaylarını tetiklediğini belirtiyor.
Şiddet Eğilimlerinin Azaltılması ve Psiko Eğitim
Şiddet eğilimlerinin önlenmesi için çok yönlü stratejilerin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Dr. Mutluer, psiko eğitim programlarıyla öfke yönetimi ve duygusal regülasyon becerilerinin kazandırılmasının önemli olduğunu belirtiyor. “Bu tür beceriler erken yaşlardan itibaren kazandırılmalı ve bireylerin sağlıklı baş etme stratejileri geliştirmeleri sağlanmalıdır” diyor.
Hayatın Zorlukları ve Psikoterapi
Herkesin farklı şekillerde hissettiği ve yaşadığı zorluklarla ilgili Dr. Mutluer, “Acı çekmek ve zor zamanlar geçirmek, aslında büyümemizi sağlayan bir süreçtir. Zor duygusal deneyimlerden kaçmak yerine, bu duyguların nedenini anlamak önemlidir” şeklinde konuşuyor. Psikoterapi gibi yöntemlerle olumsuz düşünce kalıplarının sorgulanıp, daha sağlıklı düşünme yolları geliştirilmesinin önemini vurguluyor.
Sosyal Medya Bağımlılığı ve Çözüm Yolları
Sosyal medya bağımlılığının giderek arttığı bir dönemde, Dr. Mutluer, “Düşük özsaygı, reddedilme korkusu, onay ihtiyacı ve motivasyon eksikliği gibi duygusal yetersizlikler, insanları sanal dünyada anlık haz ve tatmin arayışına yönlendiriyor. Bu bağımlılığı kırabilmek için, bireylerin kendi davranışlarını fark etmeleri ve sosyal medya kullanım amaçlarını yeniden değerlendirmeleri gerekmektedir” diyerek sosyal medya bağımlılığına karşı farkındalık yaratılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, günümüz toplumunda ruhsal sıkıntıların arttığı bir dönemde, bireylerin duygusal dengelerini korumaları ve gerektiğinde profesyonel destek almaları büyük önem taşıyor. Psikoterapi, öfke yönetimi ve sosyal medya kullanımını yeniden değerlendirme gibi stratejilerle bu sorunların üstesinden gelmek mümkün.