Sosyal medyada cadılar bayramı kutlayan, doğum günü kutlayan, kahve içerken, eğlenirken fotoğraf karesi paylaşan, yas tutmayan, kötü söylemler kötü düşüncelere sahip olan insanlar için veryansın ediyor herkes. Evet haklısınız. Ülke de matem varken yas varken gözümüze kalbimize batıyor o görüntüler. Sonra dönüp diyorum ki; herkes aynı acıyı duymuyor ne yazık ki. Herkes yanmıyor kavrulmuyor. Olması gereken bu. O zaman bırakın görmezden gelin. Biz onlara veryansın ettikçe onlar üstüne koyarak gidiyor, bırakın insanların hayatlarını. Vicdan merhamet herkeste olmuyor. Herkes aynı acıyı duysaydı, Dünya bambaşka bir yer olurdu. Haberlere baktığımızda Ülkenin dört bir yanından seferber olduk bir olduk kenetlendik herkes elinden gelenin fazlasını yapıyor uğraşıyor. İnsanların vicdanını duyarlılığını yargılamak ahkam kesmek bize düşmez. Bırakın kim ne istiyorsa onu yapsın paylaşsın savunmuyorum tabii ki. Bizim içimizde ki güzellik merhamet ve umut bize yeter bizler aynı acıyı duyuyor yürekten yanıyoruz. Bazı insanların sistemlerinde empati ve ilişki kurmaktan sorumlu nöral bağların bağlantısı zayıftır başka birinin duyduğu bir acıyı hissedememe zihinsel bir sorundur sinirlerle ilgili bir sorundur. Bir karakter sorunu değildir diyor bir kitapta. Bizler onun bunun hayatını yaptığını yediğini içtiğini yargılarken küçük şeylerle uğraşırken asıl büyük sorunu unutuyoruz. Asıl suçluları asıl suçlamamız gerekenleri müteahhitleri. Yılmaz Özdil’in dediği gibi bu ülkede herkes müteahhit öğretmeni garsonu memuru emeklisi. Jeoloji mühendisleri iş bulamazken onların diplomalarıyla köşelik olan zengin olan insanlar var bu ülkede. Ne acı. Sırf onlar mı suçlu. Tabii ki hayır. Kurallar kanunlar denetlenmedikçe yap satıcılar bitmedikçe rant azalmadıkça tedbir alınmadıkça doğal afet diye kendimize teselli vereceğiz. Bugüne kadar hiç bir önlem alınmamış akıllanmamışız hala. Bina üstüne bina dikip yeşil alan bırakmamışız. Ve hiç bir suçlu bir bedel ödemiyor bir kaç günah keçisi seçiliyor o kadar. Bu tablolar daha ağır sayılarla çıkıyor ortaya o kadar öfkeliyim o kadar nefret dolu. Hakkımı helal etmiyorum. O evlerin yaşanmaz olduğunu bilip Allah’tan geldi deyip sıyrılamazsınız. Annesiz babasız kalan evlatlar, yavrusunu kaybeden anne babalar var yürek dayanır mı. Nasıl bir acı nasıl bir yangın bu. Nasıl geçecek bu acı nasıl dinecek. Evsiz kalan insanlar dağılan aileler ah diyorum ah. Akut Sivil toplum kuruluşları canla basla çalıştı. Gördükleri şahit oldukları unutulur mu gider mi gözlerinin önünden. Nasıl çalıştı canla başla herkes. Akın akın gıda kolileri battaniyeler aylık gıda ihtiyacını karşılamak için birbiriyle yarışan sanatçılar. En çok etkileyen görüntülerden biri de enkaz altından çıkarılan Ayda köfte ayran istiyorum deyince Tüm Türkiye hastaneye köfte ayran yağdırdı tüylerim diken diken. Aramızdan ot çöp çıksa da hepimiz güzel insanlarız benim iyiliğe güzelliğe dair umudum hep var..
AH BE SERKAN
Canım arkadaşım Neşe. Çok eski arkadaşım memur oldu, evlenip Çanakkale ye yerleşti. Sosyal medyadan birbirimizi takip ediyorduk iki yıl önce bağ bozumu festivaline Bozcaada’ya gittim. Festivalin olduğu aksam Zülfü Livaneli konseri vardı. Kale tıklım tıklımdı yer bulamadık ayakta izledik çok yorulduk. Tesadüf bu ya. Neşe ve eşi de ordaymış yerlerini bize verdiler sarıldık şaşırdık öpüştük eşini yeni tanımıştım eşim Serkan dedi. Uzun boylu kibar efendi bir insandı. Kızını boynuna almıştı düşkünlüğü belliydi çocuklarına. Çanakkale’ye de bekleriz dedi Serkan. Misafirimiz olun dedi. Bende Yozgat’a beklerim dedim vedalaşıp ayrıldık. Serkan Gümrük memuruydu geçen hafta Biga da kömür yüklü bir gemiyi denetleme yaparken geminin ambar bölümüne düşüp şehit olmuş. Çok üzüldüm bir kere gördüğü bir insan için üzülebiliyormuş insan. Saygısı kibarlığı yüzüne yansımıştı. İyi insan olduğu her halinden belli oluyordu. Pandemi döneminde ihtiyaç sahibi bir aileye yardım etmiş Serkan. Biz çok şükür maaşımızı alıyoruz çevremize duyarsız kalamayız demiş ne iyi insandın genceciktin, adamdın duyarlıydın mekanın cennet olsun Allah Neşe’ye yavrularına sabır versin.