Kültür-Sanat

Yozgat’ın Belleğini Tuvale Taşıyan Usta: Ressam İsmail Bağcı Şehrin Tarihini Resimleriyle Yaşatıyor

Yozgat’ın kültürel hafızasını tuvale aktaran ressam İsmail Bağcı, Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı” romanından Yozgat Çayevi’nin duvarlarına, Sucu Dursun Dede’nin Çamlık’tan su getirdiği sahneden tarihi köprülere kadar pek çok eseriyle kentin sanat belleğini yaşatıyor.

Abone Ol

Almanya’dan Yozgat’a uzanan sanat yolculuğunu anlatan Bağcı, “Bu şehrin unutulan hikâyelerini resmetmek benim görevim” diyor.

Yozgat, yıllar boyunca siyaset, spor ve sanat alanında birçok önemli isim yetiştirmiş bir şehir. O isimlerden biri de kentte “Boyacı İsmail” olarak bilinen, fakat yaptığı eserlerle Yozgat’ın kültürel mirasına damga vuran ressam İsmail Bağcı. Abbas Sayar’ın Yılkı Atı romanındaki resim, Yozgat Çayevi’nin duvarlarını süsleyen tablolar, Sucu Dursun Dede’nin Çamlık’tan su getirirken betimlendiği o unutulmaz sahne… Tüm bu eserlerin ardında Bağcı’nın güçlü ve ince ruhlu fırçası var.

1940 yılında Yozgat’ın Tuzkaya Mahallesi’nde dünyaya gelen Bağcı’nın sanat yolculuğu, çocukluk yıllarında evlerinin badanalı duvarlarına kömürle çizdiği hayallerle başladı. Mangal kömürünü kalem yaparak duvarlara çizdiği figürler, onun içindeki sanat ateşinin ilk kıvılcımları oldu.

Çocuklukta Başlayan Yeteneğin Öğretmenle Buluşması

İlkokulu İsmet Paşa’da tamamlayan Bağcı, Merkez Ortaokulu'nda resim dersiyle bambaşka bir kapı araladığını fark etti. İngilizce ve resim öğretmeni Perihan Özgen’in desteği, onun yeteneğini geliştirip tekniğe dönüştürmesinde dönüm noktası oldu.

“Perihan hocam fark etti; elim kalemi doğru tutuyordu. O gün anladım ki resim başka bir dünya.”

Yozgat’tan Almanya’ya Uzanan Ustalık Yolculuğu

Çocuk yaşlarda çevresinde kendisine rehberlik edecek bir usta bulamayan Bağcı, sanatını daha ileri taşımak için kendi imkânlarıyla Almanya’ya gitti. Burada büyük ustalarla çalıştı, resim tekniğini geliştirdi ve sanatsal çizgisini olgunlaştırdı.

“Orada yoğruldum, şekillendim. Bir şey yapabildiğimi orada anladım.”

Yıllarca süren eğitimin ardından biriktirdiği tecrübeleri memleketine taşımayı seçti. Yozgat’a döndüğünde karşılaştığı kağnı sesleri, at arabalarının takırtısı, dellalların saat kulesi önünde bağırışları onu adeta yeniden resme çağırdı.

Yozgat’ın Kültürel Kimliğini Resmeden Bir Usta

Türkiye’ye döndükten sonra Rahşan Ecevit’in açtığı kurslarla kendini geliştirmeye devam eden Bağcı, resimlerinde çoğunlukla hayali ama kültüre dokunan temalar işlemeyi tercih ediyor.

Bugüne kadar çalıştığı eserler arasında:

  • Sucu Dursun Dede’nin Çamlık’tan su getirdiği sahne,
  • Deli Zakir’in dört kıtalı sürmelisi,
  • Nohutlu Baba’nın hayatından kesitler,
  • Sarıhacılı mevkiindeki tarihi köprü,
    gibi Yozgat’ın belleğinde yer eden önemli temalar bulunuyor.

“Ben Yozgat’ın hikâyelerini yaşatıyorum. Unutulmasınlar diye tuvale aktarıyorum.”

Gençlere Mesaj: “Sanata Yönelin”

Yozgatlı gençlere en büyük tavsiyesinin “sanata yönelmeleri” olduğunu söyleyen Bağcı, üniversite mezunu pek çok gencin bugün farklı sektörlerde işsizlik nedeniyle çalışmak zorunda kalmasının kendisini üzdüğünü dile getiriyor.

“Eczacı bitirmiş bir genç motosikletle paket dağıtıyor. Hukuk mezunu markette çalışıyor. Yazık değil mi? Sanat insanın yolunu açar.”

Kendisine yıllarca “Boyacı İsmail” denilse de asıl kimliğinin sanat olduğunu vurgulayan Bağcı, tabela yazılarının her harfine ruh kattığını ifade ediyor.

Yanan Hamam’da Açtığı Sergiyle Yozgatlılarla Buluştu

1825 yılında inşa edilen Tarihi Çifte Hamam’ın restore edilerek sanat galerisine dönüştürülmesiyle birlikte, Bağcı da eserlerini burada sergileyen sanatçılar arasında yer aldı. Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan’ın “Sanata yöneldik” çağrısıyla açılan bu sergi, kentin sanatsal hafızasını yeniden canlandırdı.

Bağcı, sergideki yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getiriyor:
“İstanbul’dan bile gelip bakanlar oldu. Ama üzgünüm… Benden sonra bu görevi devralacak birini yetiştiremedim.”