Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakkı Acun’un belirttiğine göre caminin, 1719 yılından daha önce inşa edildiği tahmin ediliyor. Ancak, sahip olduğu tarihî ve kültürel değere rağmen cami, hâlâ yeterince tanıtılamamış durumda.
Değişiklikler yaşandı
Geçmişte birçok kez onarımdan geçen cami, zaman içinde hem yapısal hem de estetik açıdan değişikliklere uğradı. İlk inşa edildiğinde tek şerefeli olan minaresi, günümüzde iki şerefeli hâle getirildi. Minarenin özellikle birinci şerefeye kadar olan bölümünde yer alan dama desenli renkli taş süslemeler, yapıya ayrı bir estetik katıyor. Caminin genelinde ise bu süslemeler dışında herhangi bir bezeme bulunmuyor.
Dikdörtgen planlı ve beşik çatılı olan cami, toplam 11 pencereyle doğal ışık alıyor. İç tavan kısmı, üç bölümlü ve yarım silindirik biçimde ahşap olarak tasarlanmış. Tavanı taşıyan dört adet ahşap sütun, caminin mimari yapısında önemli bir yer tutuyor.
Turizme kazandırılmalı
Camiye bugüne kadar yapılan restorasyonlar için yüksek bütçeler harcanmış olsa da, yapı hâlâ gereken ilgiyi görmüyor. Uzmanlar ve yöre halkı, caminin daha fazla tanıtılarak Boğazlıyan’ın tarihî dokusunun turizme kazandırılması gerektiğini vurguluyor.
Bölge turizmi açısından büyük potansiyele sahip olan Hacı Ahmet Ağa Camii, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda Yozgat’ın kültürel mirasının önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
