Bankada servis gişesi olarak görev yapıyordum. Akşama kadar para yatıranların, para çekenlerin işlerini yapıyordum. Akşam saat 5 olunca müşteri işleri bitiyor, saat 6’ya kadar kasamızı tutturuyorduk. Ana vezneye teslim ediyorduk. Bu şekilde günlerimiz geçiyordu.
Saat 5 olunca tahsilat, tediye fişlerimizi topluyor; kasayı buluyorduk. Fiş toplamlarıyla para toplamları aynı olursa kasamız tutmuş oluyordu. Hata çıkarsa tekrar kontrol yapıp hatamızı bulmaya çalışıyorduk. Kasa tutana kadar her gün bayağı heyecan yaşıyorduk. Fiş tutarı fazla parada o kadar çıkmazsa diye bayağı bir heyecan yaşardık.
Bir gün saat 5 oldu. Kasa sayımı yapıyorum. Fişleri tediye, tahsilat olarak hesapladım. Bir tarafa yazdım. Arkadan para sayımına başladım. Para bitmek üzere fiş tutarı fazla. Para o tutarı vermeyecek gibi bayağı heyecanlandım. Parayı saydım bitirdim. Para 10 milyon eksik. Betim benzim attı, çok üzüldüm, eyvah dedim bir daha hesap yapayım dedim. Tekrar hesap yaptım. Aynı sonuca geldim. Para 10 milyon eksikti. Beni büyük bir üzüntü aldı. Yetkili arkadaşlara söyledim. Onlar da 10 milyon kasa noksanı fişi kesip kasaya verdiler. Bu para 6 ay içinde ödenecekti. O zaman benim maaşım 2 milyon kadardı. 5 ay yemeden içmeden maaşı biriktirirsem ancak o zaman ödenirdi. Canım oldukça sıkıldı. Hatayı bulmaya çalışıyordum. Yetkililere birkaç müşterinin işleminde olabilir dedim. O zamanki Müdürümüz ben bankadan çıkınca gider onlarla görüşürüm inşallah onlardadır, düzelir dedi.
Bu sırada oğlum Yasin küçük çocuktu. 8-10 yaşlarındaydı. Bankaya geldi. Babam bana ranza alacaktı dedi. Bankadaki arkadaşlar da baban açık verdi. Canı sıkkın yavrum. Sen şimdi git. Baban sonra alır dediler. Oğlum Yasin üzülerek bankadan çıktı gitti. Eve gelince annesigile de söylemiş. Baban 10 milyon açık vermiş. Çok üzülüyor diye. Evdekiler de bu olaya çok üzüldüler. Sonra eve geldim. Eşim beni teselli etti. Üzülme hasta olacaksın. Canın sağ olsun. Para gelir geçer canını sıkma dediler. Beni teselli etmeye çalışsalar da kendileri de bu olaya çok üzüldüler. Akşam sofra kuruldu. Hiçbirimiz bir lokma yemedik. Sonra yatağıma yattım. Sabaha kadar uyumadım. Vücudum ateş kesildi. Sabah yine kahvaltı yapmadan çıktım. Bankaya gittim. Mesai başladı. Müdürüm beni odaya çağırdı. İsmail yavrum akşam ben gittim. Senin söylediğin müşterilerle bizzat görüştüm. Onlar da bu aldıkları verdikleri yerlerin hesabını tek tek yaptılar bana gösterdiler. Onlarda bir hata yok. Sen şimdi servise otur, çalış, bir daha çok dikkatli ol haydi bakalım dedi. Ben de Müdür bey bana izin ver. Bankanın üst katına geçeyim. Dünkü fişleri iyice inceleyeyim dedim. Tabi yavrum nasıl bilirsen öyle yap dedi.
Bir evvelki günün kasa fişlerini aldım. İncelemeye başladım. Gözüme bir Almancı havalesinin fişi takıldı. Hata bunda olabilir dedim. Allah’ınan olacak ya adamın telefon numarasını da almışım. Hemen adama telefon ettim. Filanca şahıs sen misin dedim. O da evet benim dedi. Ben seni bankadan arıyorum dedim. O da ne ki yavrum açığın mı var dedi. Evet amca açığım var dedim. Ne kadar açığın var dedi. Ben de 10 milyon kadar dedim. Adam tamam arama. Paran bende dedi. Ben Sorgun’da Turan Sarrafiye’de bekliyorum dedi. Hemen aşağı kata indim. Müdürün odasında girdim. Müdür bey açığımı buldum. Adam beni Sorgun’da Turan Sarrafiye’de bekliyor, gidip alacağım dedim. Müdürüm de haydi gözün aydın olsun İsmail dedi. Sen alma. Cengizler her gün Sorgun’a gidip geliyor. Onlara telefon et. Senin paranı alıp getirsinler dedi. Cengizler’e söyledim. Akşam gelirken parayı getirdiler. Kasaya teslim ettim çok şükür. Bu olayı da böylece atlatmış olduk. Oğlum Yasin’e de gittim beğendiği ranzayı aldım. Çocuk çok sevindi. Oğlum Yasin bugün Bozok Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmaktadır. İlahiyat Bölümü’nde Kur’an’ı Kerim Öğretmenliği görevi yapmaktadır.
Bu şekilde sıkıntılı bir günümüz geçti. Allah’ıma şükürler olsun. Allah’ım beni bundan da kurtardı.
Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup haftaya buluşmak üzere yazımı Yozgat Sürmelisi’nin bir mısrasıyla bitiriyorum Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler…
Giderim giderim yolum görünmez
Benim ağladığım sana duyulmaz
Dönderin yönünü sılaya doğru
Ayrılık derdine çare bulunmaz.