Bu haftaki makalemde de Kördeve köyünde geçen anılarımdan bahsedeceğim.

Oğlum Yasin Hoca bundan 15 yıl kadar önce Yerköy ün Kördeve Köyüne İmam-Hatip olarak tayin oldu. Annesi ben oğlum Yasin Hoca ile soğuk bir kış günü köyü ziyaret etmeye gittik. Kestirme yollardan gidelim de köye çabuk varalım dedik. Azizli köyünden geçtik. Azizli bağları köyünden geçtik. Daha bilmediğimiz 5-6 köyden daha geçtik. Ortalık iyice sisli idi. Göz, gözü görmüyürdu. Sonunda Kördeve Köyüne iyice yaklaşmıştık. Sisten köyü fark etmedik. Köyden 50 km kadar daha uzağa gittik. Sonradan yanıldığımızı anladık. Geri dönüp binbir zorlukla köyü bulduk. Köy güzel bir köydü. Caminin yanında da hocaya ait bir lojman vardı. Köyü beğendik. Yozgat tan hazırlığımızı yapıp kamyonla eşyalarımızı alıp, bu köye geldik ve yerleştik. Yasin Hoca bu köyde 7 sene kadar kaldı. Evlendi evini de bu köye getirdi.

Köyde Mahmut Deli diye bir amcamız vardı. Çok iyi, çok efendi iyilik sever bir amcamızdı. Kendisine Hacı Mahmut amca derdik. O da Yasin Hocayı çok severdi. Çoğu zaman evine yemek yemeğe davet ederdi. Sık sık arabaşı yaptırır bizleri arabaşı yemeğine davet ederdi. Bazı zamanlar da bağına bahçesine götürür bizleri gezdirirdi. Çok iyi bir insandı. Hacı Mahmut amcanın evinin önünde büyük bir avlusu vardı. Avluda biçerini traktörünü, taksisini koymaya yarayan üstü kapalı önleri açık büyük bir garajı vardı. Araçlarını buraya kordu. Köyde hemen hemen her kesin böyle bir garajı vardı. Hacı Mahmut amcanın birde Adem isminde babayiğit boylu boslu çok iyi kalbli bir oğlu vardı. Biçeri, traktörü, taksiyi adem efendi kullanırdı. Doğu bölgedeki ekinler önce yettiğinden Adem efendi biçeri alır, trene yükler doğuya götürür, oradaki ekinleri biçer oradan kazancını sağlardı. Sonra kendi köyüne gelir, köyünün ekinlerini biçerdi. Çok efendi, çok iyi bir insandı. Benim oğlum Yasin Hocayı da çok severdi. Devamlı evine yemeğe davet eder, arabaşı hazırlatırdı. Çok hoş vakitler geçirirdik. Yasin hoca ona bir gün Adem abi sizin köyden Yozgat’a kestirme yol var mı varsa bize tarif ette oradan gidip gelelim dedi. Âdem efendide sağ olsun Yasin hocaya kestirme yolu tarif etti. Köyün çıkışında çeşmeyi geçince sağdan bir yol ayrılır ordan sağa döner gidersin az ileride Kahya Köyü var onun da dışından geçersin biraz gittikten sonra Yukarı Elmahacılı köyüne girersin bunu da geçtikten sonra Yozgat yoluna çıkarsın dedi. Yerköy e kadar boşa gitmezsin 15 dakika daha yolu kısaltmış olursun dedi. Yasin Hocaya çok büyük iyilikleri oldu. Çok hoş vakitler geçirdiler. Adem efendi sonradan kanser hastalığına tutuldu. Çok genç yaşta rahmetli oldu. Onun ölümüne babası Hacı Mahmut amca çok üzüldü. Annesi de çok hasta bir kadındı. O da oğlunun bu ölümüne çok üzüldü. Bizler de Adem efendinin bu ölümüne çok üzüldük. Yasin Hoca arada sırada gider Hacı Mahmut amcayı ziyaret eder. Halını hatırını sorar.

Yasin Hocanın odununu kömürünü Yozgat tan getirip lojmanına yerleştiriyorduk. Yozgat tan 2 ton kadar kömür aldık. Kördeve köyüne getirdik. Kömürlüğüne düzgün bir şekilde düzledik. Akşam olmuştu. Yasin Hoca bize yemek hazırlattı. Yemeğimizi yedik. Çayımızı içtik. Müsaade isteyip köyden Yozgat’a doğru hareket ettik. Yerköy’e geldik. Oradan Yozgat a doğru yola çıktık.

Yolda araba bekleyen yaşlı gariban bir adama rast geldik. Onu da arabamıza aldık. Yozgat a doğru yolumuza devam ettik.

Arabaya binen bu gariban arkadaşla sohbete başladık. O bize soru soruyor, biz de ona soru soruyor sohbet ederek gidiyorduk. Bir ara ben arkadaşa nerden emekli oldun diye sordum. Arkadaşta ben karayollarından işçi olarak emekli oldum. 20 yıl kadar oldu dedi. Bende ona karayollarında bir şoför vardı. O da emekli oldu 15 sene kadar öncede rahmetli oldu, onu tanır mısın diye sordum. O da tanımaz olurmuyum dedi. Kamyonuna binen işçilerden kendisine sigara alanları şöför mahalline bindirir. Kendisine sigara almayanları kamyonun kasasına bindirirdi dedi.

Bir gün benim param yoktu. Bunun sigarasını alamadım. Bana çok kızdı. Sen arabanın içine binme üstüne çık orda git de aklın başına gelsin dedi. Beni arabanın üstüne bindirdi. Hava oldukça soğuktu. Araba İNTERNATIONAL Amerikan malı çok suratlı giden bir kamyondu. Beni Sorgun’a kadar arabanın üzerinde götürdü. İyice üşümem için de kamyonu iyice suratlı sürüyordu. Sonunda Sorgun’a geldik. Buradan geri döndü tekrar Yozgat’a doğru süratli bir şekilde yol aldı. Benden intikam almak için. Sonunda Yozgat’a geldi. Saat kulesinin olduğu yerden döndü. Tekrar Sorgun’a doğru çok suratlı bir şekilde yol aldı. Elim ayağım iyice dondu hareket edecek halim kalmadı. Her tarafım haşat oldu. Şoför mahallindeki giden arkadaşlarıma da bu ders ona yeter bir daha aklını başına alır demiş, arkadaşlar bana böylece söyledi dedi. Ben de kardeşim ne olacak bir paket birinci sigarası, ya da Bafra sigarası, yenice sigarası, gelincik sigarası gibi ucuz yollu bir sigara alıp verseydin de bu çileleri hiç çekmeseydin, senin bu haline ben çok üzüldüm dedim. Adam da öyle ucuz sigaraları alıp versen başına çalar kabul etmezdi dedi. O zamanlar karton kutuda harman sigaraları olurdu. Ondan içerdi. O da oldukça pahalı idi

Bu şekilde sohbet ede ede Yozgat’a geldik. Adamın anlattıklarına çok üzüldüm. Devlet sana en iyi maaşı veriyor, diğer kurumlardan fazla aylık alıyorsun. Bu yetmiyor mu da bir garibanın rızkına el atıyorsun. Devletin en değerli pahalı kamyonunu iki defa Sorgun’a götürüp getiriyorsun, bunun hakkını nerde vereceksin. 15 sene kadar önce de rahmetli oldu. Ahirete intikal etti.

Bu gariban vatandaşı Yozgat’a gelince Anadolu lisesinin orda indirdik. Ordan yolumuza devam ettik.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup haftaya başka bir makalede buluşmak üzere yazımı TEVFİK FİKRET in BALIKÇILAR adlı şiiriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler.

Tevfik Fikret

Balıkçılar

Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder

Bugün açız yine; lakin yarın ümid ederim

Sular biraz daha sakinleşir… Ne çare, kader

-Hayır, sular ne kadar çoşkun olsa ben giderim

Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur

Zavallıcık yine kaç gündür hasta

Olur

Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala

Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz

Çocuk düşündü şikayetli bir nazarla – Ya biz

Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz

Hala

Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi

Döverdi sahili binlerce dalgalar asabi

-Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın

Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme…

Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın

Kayık çocuk gibidir; Oynuyormu kaydetme

Dokunma keyfine, yalnız tetik bulun, zira

Deniz kadın gibidir; Hiç inanmak olmaz ha