Şiir, insanın ruh halini, sevgisini, kederini ve yaşamın diğer karmaşık duygularını ifade etmenin eşsiz bir yoludur. Bir eseri yazarken, duygu ve bilginin şiir sanatındaki rolünü sorgulamak istiyorum.   
     Bana göre bilgisiz yazılabilir ama duygusuz yazılamaz. 
Türk edebiyatının en önemli şahsiyetlerinden biri olan Aşık Veysel, okuma yazması dahi olmayan kıymetli şairimiz ozanımız.     
     Yaşamı boyunca duygu ile yazmış Veysel'in "Kalamış" adlı eserinde, aşkı ve özlemi duygusal bir dille aktarmış, okuyan kişinin kalbinde iz bırakmış Şiirlerinde deneyimlediği hayata dair derin izlenimlerle  dinleyicilerin ruhuna dokunmuş. 
    Örneğin, "Dostlar beni hatırlasın, göçtüm gittiğim yerdir" dizeleri, dostluğun özlemini ve yaşamın geçiciliğini mükemmel bir şekilde ifade etmiş. 
      Veysel, yazdığı her dizede içten bir duygu yoğunluğu sebebiyle, eserleri  kalıcılığını sağlamış.
Duygu, bir eserin çekici ve etkileyici olmasını sağlayan ana unsur. Duygular aracılığıyla şair, okuyucuyla bir bağlantı kurar. Yazdığı yaşanmışlıklar, gözlemlediği hayat parçaları, toplumun kaynaklarından süzülen gerçekler, tüm bunlar onun duygu evrenini besler. Doğanın sesleri, insanın halleri, tüm zıtlıkları barındıran duygular, başarılı bir şairin kaleminde şekil alır.
      Bilgi ise elbette gereklidir. Bilgi, şairlerin  yaşadıkları dönemlerin sosyal, kültürel ve tarihsel bilgilerini kullanarak duyguları daha ileriye taşınmasında büyük rol oynar.
Siz söylemeden ben bir örnek vereyim. Yahya Kemal Beyatlı'nın "Akıncılar" şiirinde, hem tarihsel bilgi hem de yoğun bir duygu iç içe geçmiş bir şekilde karşımıza çıkar. 
      Beyatlı, Türk milletinin geçmişine dair bilgilere yer verirken, yine duyguya tutunarak şiire bir derinlik katmıştır. "O gecede sayısız ruha vesile oldu" dizesi, tarihsel bir olaya duyulan saygıyı ve minneti ifade ederken görüldüğü gibi, bilgiyi duyguyla harmanlayarak eseri daha da mükemmel hale getirmiş.
      Kendi deneyimlerimi de göz önünde bulundurarak, duygu ve bilginin birbirini nasıl beslediğini şekillendirmeye çalıştığımda. Bir şair olarak ilk şiirlerim yazarken, sadece hayal gücüme ve duygu yoğunluğuna güvendim. Ancak zamanla, kendime ait deneyimlerimi ve okuyup öğrendiğim bilgileri su gibi bir araya getirdiğimde, eserlerimdeki derinliği de artırdığımı fark ettim. Özellikle, doğayı gözlemlerken sırasını karıştırmayan mevsimler, yağmur, kar hepsinin bir bilimsel açıklaması olsada, doğadaki gizem bilgi ile değilde duygu ile dile gelince vurgusu daha bir güçlü oluyor. 
      Bizlere bilgi sunan şairlerimiz le,  eşsiz duygularla bizleri büyüleyen şairlerimize baktığımda, şiir yazmak, sadece bir duygu aktarmak mıdır yoksa, bilgilendirmekmidir. Sizce hangisi daha baskındır, hangisi olmazsa olmaz, yani bilgimi duygumu?