(DÜNDEN DEVAM)
Ayrıca, Netanyahu’nun, Hamas’ın “yenilgiye uğratıldığı” yönünde kamuoyuna yansıttığı söylemlerle, müzakere sürecini siyasileştirdiği ve kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığı yönünde eleştiriler dile getirilmektedir. Sızdırılan bilgiler, genellikle hükümetin çıkarına olacak şekilde medyada yer almakta ve bu da ciddi bir müzakere ilerlemesini engelleyen bir unsur hâline gelmektedir. Bu durum, koalisyonun dini-milliyetçi unsurlarıyla birlikte dağılma riski taşıdığından, hükümet istikrarı açısından da hassas bir konudur.
Son olarak, iç medya organlarının (özellikle Kanal 14 dışındaki yayınların) sürece dair gerçekleri yansıtmadığı, hatta uzun vadeli askerî çözüm arayışlarını teşvik edecek şekilde kamuoyunu yönlendirdiği ifade edilmektedir. Netanyahu’nun medya üzerindeki kontrolü, kamuoyu algısının belirli bir çerçevede tutulmasına hizmet etmekte ve siyasi çözüm yollarına dair farkındalığı sınırlamaktadır.
Muhtemel Senaryolar:
1. Yakın Vadede Kısmi Anlaşma:
Eğer arabulucular baskıyı artırır ve Netanyahu, özellikle ABD'nin doğrudan baskısı altında kalırsa, “Witkoff Planı”na benzer bir esir takası anlaşması hayata geçirilebilir. Ancak bu durum, mevcut koalisyonun bütünlüğünü tehdit edebilir ve iç politikada ciddi çatlaklara yol açabilir.
2. Kapsamlı Kara Saldırısı:
Gazze'de topyekûn bir askerî çatışmaya girilmesi durumunda, esirlerin hayatını kaybetmesi yüksek olasılıktır. Gazze’nin tamamen kuşatılması, uzun vadeli askerî varlık ve direniş hareketini zayıflatma stratejisini beraberinde getirir. Bu durum, Gazze halkının güneye veya ülke dışına yönlendirilmesini fiilen teşvik edebilir; bu da Mısır için güvenlik riski oluşturabilir ve uluslararası hukuk ile insani değerler açısından ciddi tartışmalara neden olabilir.
3. Savaşın Sürekliliği ve Belirsizlik:
Savaşın belirli bir sonuca varmadan uzatılması, Netanyahu’ya hem iç politikada hem de uluslararası arenada bağlayıcı herhangi bir taahhütte bulunmadan süreci yönetme fırsatı sunmaktadır. Bu, zaman kazanma ve siyasi baskılardan kaçınma taktiği olarak okunmaktadır.
Genel Değerlendirme (Sonuç):
Netanyahu, siyasi ve askerî krizleri yönetmede belirsizlik ve kontrollü gerilimi temel alan bir strateji izlemektedir. Sahada artan askerî hareketliliğe rağmen, müzakere kanalı tamamen kapanmış değildir; ancak İsrail’in resmi bir yanıt vermekte gecikmesi, sürecin bilinçli olarak askıya alındığını göstermektedir.
Temelde hükümet hem iç politikada hem de uluslararası alanda zaman kazanmaya çalışmakta; bu da siyasi çözümü hem daha gerekli hem de daha kırılgan hâle getirmektedir. Hükümetin sahadaki adımları (askerî yığınak, kara harekâtı tehditleri, kısmi anlaşma teklifine geç yanıt verilmesi), tutarlı bir stratejiden çok, süre kazanmak için uygulanan geçici manevralardır.
"Kapsamlı anlaşma" talebine sıkı sıkıya bağlı kalınması, aslında iç politikadaki kırılganlığı yansıtan bir taktiktir. Bu tutum, savaşın sonlandırılması veya esir meselesinin çözülmesi gibi temel konularda gerçek bir irade eksikliğini örtmeye hizmet etmektedir.