Bu Şiddet Nereye Kadar?
Her gün doktora ya da sağlık çalışanına bir şiddet haberi.
“Sağlık çalışanlarına şiddet bitmiyor! Hastadan doktora yumruklu saldırı.”, “Niğde’de doktora zorla ilaç yazdırmak isteyen yabancı uyruklu hasta istediğini alamayınca doktora ve sağlık çalışanlarına saldırdı.”, “Hamile hemşireye hasta yakınlarından saldırı”... mahşetlerinin görsel ve yazılı medyada yer almadığı çok ender zamanlar var.
Saldıranın, Türk vatandaşı ya da yabancı vatandaş olması fark etmiyor bu menfur saldırılarda.
Hasta ya da hasta yakını kendinde hangi hakkı ve yetkiyi görerek bu kadar acımasızca doktora , hemşireye ya da sağlık çalışanına saldırabiliyor? Dünyada sağlık çalışanlarına saldırı bu kadar kolay mı?
İstanbul Başakşehir'deki bir devlet hastanesinde, hamile olan 24 yaşındaki hemşire Gülhan D., 4 hasta yakını tarafından feci şekilde dövüldü. Şikayetçi olan Gülhan D. ifadesinde "Odada bulunanlar 'Yapmayın, kadın hamile' demelerine rağmen saldırılarına devam ettiler" dedi.
Bu hemşiremiz üzerinden empati kuralım. Hamile bir hemşireye öldüresiye saldıracak kadar gözü dönmüşün toplumda hala var olmasını, elini kolunu sallayarak milletin içinde dolaşabilmesini saldırıya uğrayan hemşire açısından değerlendirelim.
Bu hemşire sizin, bizim, yasa koyucunun anası, bacısı ya da eşi olsun.
Tepkiniz, tepkimiz ne olurdu? Daha çalışanının güvenliğini sağlayamayan bir devlete, hemşirenin güveni ne olur, bu hemşire mesleğini artık nasıl icra etsin, hastaya ve hasta yakınına müdahale ederken bu hemşirenin psikolojisini düşünebiliyor musunuz? Soruyu şöyle de sorabiliriz, hasta ya da ya da hasta yakını, sağlık çalışanına saldırma cesaretini nereden alıyor?
Son sorumuzun cevabı aslında her şeyin cevabı, hasta ya da hasta yakını bu cesareti nerden alıyor? Maalesef yasaların kendisine verdiği yetkiden alıyor.
Ne diyor biliyor musunuz yasalar aslında bu psikopatlara döv, öldüresiye döv; sıkıyorsa senin dediğini yapmasın. Sen hastasın, hasta yakınısın; patronsun, maaşlarını senin verginle alıyorlar.
Tabiki sen de stresini onlarla atacaksın. Eğer yasalar böyle demeseydi, doktorlara, hemşirelere, sağlık çalışanlarına saldırıların cezaları, adeta saldırıları teşvik edici olur muydu?
Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Hakan
KARABAĞLI
Evet sağlık sistemimizde problemler var, üzülerek görüyoruz ki işini art niyetli yapan para hırsı ile çalışan doktorlarımız da var. Nedense hep olumsuzu konuşmayı tercih ediyoruz. Olumlu olanın, güzel olanın, örnek olanın sağlık alanında konuşulmaması bu alanın kadersizliği.
Hep problemlerle gündeme gelen sağlıkta işini; büyük fedakarlıkla, severek, her şeyden önce insanın, insanlığın bütün özelliklerini Anadolu’nun kadim değerlerini taşıyarak yapan bir isimle devam etmek istiyorum müsadenizle, Prof. Dr. Hakan Karabağlı, aslında sağlık çalışanımızın doktorlarımızın büyük bir kısmını temsil ediyor. Bakmayın doktorlarımızın bir takım kendini bilmez meslektaşlarının yaptıklarıyla bazen olumsuz anıldığına.
Kızım Almila’ın hastalığı sürecinde tanıştım Hocamla. Kızım, 6.5 aylık ve sadece 730 gr doğdu.
Dokunmaya bile korkuyordum el kadar bebeye. Doğduktan sonra “Hidrosefali” ile tanıştık.
Fazla bilinen bir hastalık değil,insan beyni 4 odacıklı bu odacıklarda beyni darbelerden ve mikroplardan koruyan bir sıvı var.
Bu sıvı belirli bir seviyeye ulaştığı zaman kanallar vasıtası ile omuriliğe gönderiliyor ve omurilik o sıvıyı bir şekilde emiyor. İşte kızımın omuriliğe sıvıyı iletecek kanalı kapalı.
Sıvıyı vücut günlük olarak üretiyor. Üretilen sıvı tahliye edilmezse beyne baskı yapar ve beyinde hasar oluşur.
Beyne şant denilen sistemin takılması bir hortum yardımıyla kanalın yaptığı işi o hortumun gerçekleştirmesi hidrosefalinin en bilinen tedavisi.
Olduğumuz hastahane bizi işin uzmanına yönlendirdi.Benim özellikle tıp profesörlerine karşı hep bir önyargım vardı.
Hatta şahsen bir yakınımın ya da kendi hastalığımın tedavisi için bir tıp profesörü ile hiç muhattap olma derecesine erişememiştim. Şantı Hakan Hocam takacaktı.
Hakan Karabağlı 2 (1).jpg
Önce odasında bizi asistanı karşıladı.
Sonra insana güven veren ve bize umut aşılayan gülen yüzüyle Hocam, kızımın muayenesini yaptı. Şanta karar verildi.
Çarşamba yatışımız yapıldı, Cuma ameliyatımız.
Hocamın kızımla bir evladı gibi ilgilenmesi, bize yaklaşımı, insanlığı çalıştığı hastahane, üniversite hastahanesi olmasına rağmen bizi özel hastahanede gibi hissettirdi.
Hasta yakını-doktor ilişkisi zamanla güzel bir dostluğa dönüştü.
Ve Hakan Hocam, sadece bir tıp doktoru değil, hastahanesi ve fakültesi hakkında yönetimsel anlamda düşünceleriyle, sağlığa ve hastaya insan merkezli bakış açısıyla ülkemizin aydın yüzü tam bir entelektüel. Bakış açısı ve birikimiyle yönetici olmayı sonuna kadar hakkeden bir değer.
Burda anlatacak çok şey var aslında Prof. Dr. Hakan Karabağlı özelinde elleri öpülesi, kendilerine ne kadar teşekkür edilse ne yapılsa hakları ödenmeyecek güzel insanlar hakkında.
Ama köşemizin imkanları kısıtlı. Şunu çok iyi anladım kızımın hastalığı sürecinde, bu ülkenin doktorları, kıymetini bilene bulunmaz nimet.
Sağlık Çalışanları Bizim Olmak Zorunda
Bir doktor, bir hemşire ya da bir sağlık çalışanı kolay yetişmiyor.
Onlar da anne, baba, evlat, bacı, kardaş. Pandemi döneminde onların toplum olarak kıymetini anlamayacaksak ne zaman kıymetlerini bileceğiz Allah aşkına!!! Olmuyor arkadaş olmuyor. Öyle iki süslü nutukla, geçmiş olsun dilekleriyle, şiddetle kınamakla olmuyor. O insanlar, yeri geliyor hayatlarını ortaya koyuyor.
En değerli çağları kendilerini yetiştirmekle, emekle, daha iyi olmaya çalışmakla geçiyor.
Bir doktor kolay mı tıp okuyor; pratisyen, uzman, öğretim görevlisi, Profesör oluyor? Bu insanlar tabir-i caizse bize hizmet etmek için gecesini gündüzüne katıyor.Hangi maaşla insan hayatına dokunmanın, bir insanın hayatını kurtarmanın değeri ölçülebilir ki?
Bu insanlar bunca emeği kendini bilmezlerin saldırısına uğramak için mi veriyor, bu insanlar kendilerinden bunca fedakarlığı serserilerin, sağlıklarına hatta hayatlarına kastetmeleri için mi yapıyor?
Artık Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Bakanlara, Milletvekillerimize, muhalefete toplumun her kesimine kadar sağlık çalışanları bu ülkede tüm benliğimizle bizim olmak zorunda. Vurguluyorum, sağlık çalışanına saldıranı öyle bir cezalandırın ki bir daha kimse bunu yapmaya cesaret edemesin.