Sorgun’un tarihi, Anadolu’nun en eski medeniyetlerinden Hititlere (Etiler) kadar uzanıyor. İlçenin kökenine dair en önemli bulgular, Alişar Höyüğü’nde yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarıldı. Burada bulunan eserler, bölgenin 5.000 yıl öncesine dayanan yerleşim geçmişine işaret ediyor.
1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu kapılarının Türklere açılmasıyla birlikte Sorgun da Türk yurdu oldu. Bölge, Bozok boylarına bağlı Yörük Türkmen aşiretleri tarafından yurt edinildi. Osmanlı arşivlerinde Sorgun (Sorkun), Sorkunlu cemaatinin adı olarak geçiyor. 1530 yılı kayıtlarında ise Sorgun, Bozok kazası sınırlarında yer alıyordu.

Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Sorgun
1905: Belediye statüsü kazandı. 1926: İlçe oldu.1928: "Köhne-i Kebir" olan adı resmen Sorgun olarak değiştirildi. Bu süreçte bölge, hem idari hem de kültürel açıdan Anadolu’nun önemli merkezlerinden biri haline geldi.

Sorgun’un İsmi Nereden Geliyor?
Sorgun isminin, bölgede yoğun olarak yetişen salkım söğüt (sultani söğüt) ağaçlarından geldiği düşünülüyor. Osmanlı kaynaklarında XVI. yüzyılda Bozok bölgesinde dokuz farklı yerleşim yerinin "Sorgun" ya da "Sorguncuk" adıyla geçtiği görülüyor.
Sorgun, Türkiye’nin doğusunu batısına bağlayan E-88 karayolu ile Samsun-Adana güzergâhı üzerinde stratejik bir konuma sahip. İlçede 21 sit alanı bulunuyor. Bunlardan bazıları: Kerkenez Kalesi, Alişar Höyüğü, Hapis Boğazı Harabeleri
Bu alanlar, Hititlerden Friglere, Romalılardan Bizans’a kadar uzanan birçok medeniyetin izlerini taşıyor.

İslamlaşma Süreci ve Emirci Sultan
Türklerin bölgeye yerleşmesiyle birlikte Sorgun, Kayseri Beyliği ardından Anadolu Selçuklu Devleti sınırlarına dahil oldu. Bu dönemde, Emirci Sultan (Şerefüddin Osman Efendi), bölgenin İslamlaşmasında önemli rol oynadı.Sorgun, kökleri Yörük Türkmen boylarına, geçmişi ise Hititler dönemine kadar uzanan kadim bir yerleşim yeri. Hem tarihi mirası hem de kültürel zenginliğiyle, Anadolu’nun önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor.




